7 Aralık 2015 Pazartesi

Eşek Gücü Cumhuriyeti

İnsanlar bu kadar sevildiklerine olan inancı nereden, hatta nerelerinden buluyorlar (ki bana musallat oluyorlar)?
(Aslında sadece bana da değil etraflarındaki herkese musallat oluyorlar.)
Hayatla ilgili beklentilerim saçmalıktı zaten ama şu an allak bullak oldular.
4 gündür okula gitmiyorum, zaten 2 günü hafta sonuydu.

Keşke kimse ses çıkarmasa, ya da kimse yanıma yaklaşmasa.

Evet, baskı altında saçmalıyorum.
Son günlerde konuşamıyorum. (Çünkü içimden gelmiyor ve zorlayınca da konuşmuyor adeta sıçıyorum.)

Klasik müzik dinleyip piyanonun pedal seslerini duyunca huzur duyan nadir salaklardanım sanırım.
Huzur umarım duyulan bir şeydir.

:D
C:

Ergenleri sevmiyorum.
Ergenleri sevmiyorum.
Ergenleri sevmiyorum.

Manga okumaya çalışmak iyi bir fikir değildi.

19 yaşıma girdim. Ölmeme 1 yıl falan kalmış olabilir.
Ya da 2.
Ya da bilmiyorum.

En çok üzüldüğüm şey nefret ettiğim insanlardan bir farkımın olmaması.
En çok canımı sıkan şey gidebileceğim doğru bir yol olmaması.
En çok beni bunaltan şey hayatın beklediğim gibi bir şey çıkmaması.
Beni en çok delirten şey insanlar.

Sanki o kadar da aptal değilim.
Diyelim ki benim gibi 10 kişi olsun. Bu 10 kişiden ikisi benim gibi boka batsın ya da asla imkanları olmamış olsun. Üçü aç gözlülüklerinden zeka kaybı yaşayıp hayatını çürütsün. Bir 5 tanesi içip sıçsın, kendini harcasın, ortamcı keko olsun. Gördüğünüz üzere özgüven eksikliği veya sosyal pezevenklik verebileceğim kişi bile kalmadı. Yani demek istediğim, 100 kişiden 10 tanesi bir şey yapabilecek güce sahipse 1 tanesi bile yapacak bir hayat yaşayamıyor. Ki 100 kişiden sadece 10 tanesi arada beynini çalıştırabilecek kapasiteye sahipse zaten yapabileceğimiz tek şey oturup ağlamak. Ama tabiki kimse aslında gerizekalı değil, o yüzden bu hesabı 100 üzerinden yapmamız gerekir. Ha ama herkesin beynini kullanmamak konusunda ısrar etmesini de göze alırsak bu hesabı varolmayan kişiler üzerinden yapmamız gerekir.
Yani kimse bir boka yaramıyor.
Ve böyle bir varsayım yapmak baya salakça.
Kabul ediyorum.

Sıkıldım ve sağ elimin parmakları dondu. Sanırım yatıcam belki uyurum.

22 Kasım 2015 Pazar

Aklıma gelmeyecek yerlerde aradığımı bile bilmediğim şeyleri bulmak: +++++++
Griffith'e bu kadar güzel olma hakkını kim verdi???
Dünya üzerinde Griffith'ten nefret etmeyen tek kişi olmamın sebebi ne?
Neden sabahladım?
Filmleri erotik yapalım diye neden bu kadar kasmışlar?
GRIFFITH NEDEN BU KADAR GÜZEL???
NEDEN BÖYLE MALCA İŞLER YAPIYORUM????
SomeBODY 
                           LOVE HIM
HE NEEDS LOVe 
and ATtenTIIOOooOOONnnNN

Hayatımın gidişatını seçememem ne kadar sağlıklı? Oldukça!
Yani normal olan zaten geleceğin neler getireceğini bilmemek de... Gece saat birden sekiz buçuğa kadar anime izlemeyi sağlıklı bulmuyorum.

O değil de yani bence Griffith'i sevmemelerinin nedeni onu anlayamamaları... 
Başka bi sebebi olamaz heralde.
*gözyaşsız histerik ağlama*
Salya kaynaklı kafa çekişte dünya rekoruna koşuyorum. Son 9 saattir falan bir fangirllük mü desem fanboyluk mu desem ikisini toplayıp bulamaç edip üzerine fujoshilik mi serpin desem yoksa fudanshi ismini daha çok seviyorum onu da mezar taşıma yazın mı desem ne desem bilmiyorum.
İyi değilim.,
Hayatımdaki manasızlık ve oluruna bırakmışlığı animelerle kapamaya çalışmam çok acı.
Yurt internetinin bok gibi çekmesi çok acı.
Biber acı demiycem çünkü dersem iç sesim bana sonsuza dek küfredecek.
Bu buloğun anasını ağlattım ama artık umrumda değil.
Hayatımın da ağzına ettim sonuçta.

19 Kasım 2015 Perşembe

ne var

Beynim yanıyor.
Elimde olmayan, asla olmayacak şeyleri kıskanıyorum.
Orta yaş krizinden öte bir şeydeyim sanırım şu an.
İs kokusuyla sarhoş oluyorum.
Her gün farklı bir ergen şarkısına takıp 50 kere dinliyorum.
Benim hayatımda bir şey ne kadar boktan olabilirse o kadar boktan gidiyor.
Nasıl asla her şey iyi denilebilecek kadar iyi olmuyorsa aynı şekilde kötü de olmuyor.
Kısaca hayatım yavan, tatsız, sası.
Kafama göre aileme tavır alıyorum.
Bok atacak bok birikintilerim azalıyor.
Ne kadar yalnız ve gereksiz bir insan olduğumu tekrar tekrar fark etmek üzücü.
Gözlerimi oyup beynimi akıtmak istiyorum.
Ben.
Ben.
Ben.
BEN.
Gereksiz benliğim gibi gereksiz işlerle meşgul olmayı seviyorum.
Rezillik emerek yaşıyorum.
Sefillik soluyorum.
Bıktım artık.
Yıllardır bıkıyorum.
Bıkmak sonmuş gibi geliyor ama değil.
Sütler bazen çok yağlı olur bazen az yağlı ya, ben hangisiyim çözemiyorum. Üzerime bir kişilik çöktü bazen kaymak gibi kolayca ayırt ediliyor bazen de az yağlı sütün kaymağı gibi böyle nerede olduğu belirsiz. Kafasına neresi eserse orada.
Yani yapay kişiliğim çatlaklardan içeri sızıyor.
Kültür çatışması yaşıyor olabilirim. Ama garip olan üniversite yüzünden değil.
Haha, hayatımda genel olarak gerçekleşen ilginç bir şeyin sıçtığımın üniversitesi yüzünden olması imkansız gibi bir şey.
Neden Türkçe'de kıskançlıktan başka hissettiğimi açıklayabilen bir kelime yok?
İmrenmek çok iyimser, kıskançlık fazla yüzeysel.
Hayatıma bir oyuk açıp, o oyuğa heyecanlı şeyler sokup tıkıştırmak istiyorum.
İnsanların bir şeyler yaparken o şeyden gerçekten zevk aldığını görmek beni daha derine itiyor.
Neden hiç bir yere uyamıyorum?
Kendimi ben böyle yaptım.
Ve onlar yaptı.
O kadar yoruldum ki.
Uyumak istemiyorum.
Yürümek istemiyorum.
Bir şeyler şöyle olsaydı ve ben böyle yapmak zorunda olmasaydım(ama zorundayım) hayat belki eğlenceli olurdu. (Ve onlardan daha iyi olurdum.)
Evet çıra-can.
İç acıtıcı şekilde hayattan zevk almayan, alamayan ve muhtemelen de almayacak, alamayacak kişi.
(Eğer elimde olsaydı.)
Stres hormonunu hissedebilmek bir yetenek değil sanırım çünkü stresi hissediyoruz yani insanlar olarak.
Beynim sıkışıyor.
Stabil bir hayat olsa ölene kadar öyle yaşar mıydım?
Hayır, hayır, hayır.
Sürekli bu şarkıyı dinlesem, sürekli bu yatakta uzansam, sürekli kucağımda bu bilgisayar olsa, sürekli bir şeyler yazsam.
Hayır.
Kendimden nefret etmek istemiyorum.
Kendimden kaçmak istemiyorum.
Kendimi bulamamak istemiyorum.
Kendime zaman bulamamak istemiyorum.
Boğulup gitmek istemiyorum.
Beynim sulanıyor.
Saçmalıyorum.
Efor harcamamak için kendini açıklamamak doğru mu, asla kimseye anlatamayacağın dinletemeyeceğin şeyleri anlatmaktan vazgeçmek doğru mu?
Doğrulaşıyor.
Doğrular ne, yanlışlar ne?


neden insanlara mecburum ben
tüm düşünce yolumu bozdunuz moronlar
bok yiyoooooooon

25 Ekim 2015 Pazar

Totes fuqt up

Merhaba sevgili okurlarım :))))
Nasılsınız!??? Ben çok iyiyim! Sosyalleşiyorum ve hayatımı yaşıyorum.
Uzun zamandır hiç bu kadar eğlenmemiştim!
İnsanlar çok sıcak kanlı ve anlayışlı. Herkes birbirini dinliyor ve anlıyor. Hepimiz her öğün pembe bok yiyoruz!

Öncelikle çevremdeki herkese bok gönderiyorum. Hediye olarak. Yüzünüze sürtün. İyice yedirin. Kişiliğinizle çok uyumlu olacak.
Combo'nun combination'ın kısaltması olduğu ölsem aklıma gelmezdi. Ben de kendime artık Ninco demeliyim çünkü zeka bakımından kısaltmaya girdim.
Gerçekten gerizekalılaşıyorum bu ortamda.

Ömrünüzde görebileceğiniz en efsane sıçık üniversite başlangıcını yaptım.
Bölümün ingilizcesi yeni açıldığı için hazırlığa BIRAKILDIM mesela :))))
Kimse götünü toparlayıp iki gramlık sınavı geçmeyi beceremedi diye BEN :)))
Hergün :)))))
AnKAra'dan GÖlba:ŞınA giTMek ZOrundAyıM :))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))
HazıRlıKta Kur SiSTemİ yOK mEselA :))))
EleMenTARy'den bAşlAdıkK MesElaA :))))))))))
GeLEcEĞİmiz SeViYE uPPER-inTerMEDİaTe mESELAAAAaaA :)))
BEN ZATEN UPPER INTERMEDIATE'IM MESELA

:))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))

Zeka seviyesi o kadar düşük ki sınıfta açtıkları videoları aşağılamayı es geçip zeka seviyemin düşüşü için 1 dakikalık saygı duruşu molası veriyorum.

Ankara tam anlamıyla çöp gibi.
Tek gördüğüm otoban, güzel yerlerinin bana yararı yok çünkü her gün gölbaşına gidip gelmekten zaten beynim sönüyor. Bir de çıkıp gezemiyorum ki zaten kaldığım yurdun curfew'i çok çılgın işlere kalkışmıyor. (İnsanların yurdu saat 12'de 1'de kapatıyor ben o saatte yatakta ağlıyorum lan.)

Oda arkadaşlarımdan birine belirli nedenlerden dolayı garezim var :)
Yurttakiler çok çılgın tam anlamıyla vahşi doğada gibiyiz herkes karşısındakini tartıp biçiyor sonra bölüm sorup öyle aksiyona geçiyor.
Ayrıca hani türbanlılara karşı garezi olması gereken son kişiyim çünkü plz Konya'da büyüdüm lan ben ama kardeş ben uzaylı değilim. Paso eşofman giymek bir tarz değil. Evcil hayvan da değilim ve sevimli değilim. Saçlarımın kısa olması beni otomatikman lezbiyen yapmıyor. Ama eğer bön bön bakmak yerine benden uzak duracaksanız lütfen durun çünkü zaten zekam yeterince performans düşürücü ögeye maruz kalıyor. FUK U

Odadaki olayım biraz garip ve evet bazı şeylere garezim var. Kimse yere kırıntı dökemez mesela. Çılgın cinli rüyalar üstadı olarak öncelikle geceleri cinlerle parti yapmak istemiyorum, ikincisiyse kırıntılara basmaktan hoşlanmıyorum. Daha sonra, kokan insanlara saygım yok ve saygı duymadığım insanlarla fiziksel temas kurmak istemiyorum. Çünkü tiksiniyorum.
Aman her neyse öyle bir şeyler işte.
Güya ben tek kişilik odaya geçecektim de kimsenin gidip geldiği yok muhtemelen seneye kadar beklerim o zamana kadar da unuturlar zaten benim tek kişilik oda beklediğimi.

Farkettiniz mi bilmiyorum ama hala mızmızlarnıyorum ve bu mızmızlanma devam edecek.

Kredi kartında minimum 700 küsür lirası olan insanların burs başvurusu yapmak için götünü yırtmasını anlamıyorum. Ayın 1'inde harçlık alıyorsan zaten bok gibi zenginsin. Ayın 15'inde harçlık alıyorsan hala zenginsin. Alacağın burs zaten maksimum 400 lira. Ki o kadar bile olmaz 200 lira çünkü sen o bursa kabul edilmedin. Yani amaç kıyafet almaksa neden milletin hakkına giriyorsun? Amaç kıyafet almak değilse ne? Çünkü Artvin'de oturmuyorsun yani. Yol parası olamaz nedenin.
Herkesin bir gözü doysun. Para, pul, mal, mülk, statü bi boka yaramıyor bunlar.

Gerçekten gerizekalılaştığımı hissedebiliyorum. Sanki beynimde bir şeyler geri çekiliyor ama bu durumdan nasıl kurtulabilirim gerçekten bilmiyorum.

İnsanların ne kadar sığ olduğuna inanamazsınız. Çok sığlar. Derin bir yönleri olduğuna inanamıyorum çünkü derin sohbete girmeye çalıştığım insanlar error veriyor ve ben de atmosferden dolayı sadece saçmaladığımla kalıyorum. Beynim duruyor yani.

Herkes evlenmek istiyor. Eğer istekleri buysa siktir olup gidebilirler. Teşekkürler. Ben de daha az mal insan görmüş olurum siz parazit hayatınıza parazitlik mertebesinde seviye atlatırken.

Ay sen değişirsin, seni hayal edemiyorum öyle kıhkıhkıhkıh muhabbetleri son gaz devam ediyor.
Ne bokunu anlamıyorsunuz abicim?
Erkekleri sevmiyorum. Pisler. Moronlar. Kız erkek birebir ilişkilerde illaki bir cinsel gerilim yaşanıyor. Subtle flirt. Shitty gazes. Bıktım vallahi bıktım. 'Kanks kıps;)'ları dışardan izlerken bile midem kalkıyor. Allah beni o pisliklerden uzak tutsun abim daha ne diyeyim.
Kızlar desek güdümlü mallar. Toplumsal rollerine sarmaşık gibi sarılıyorlar. Farklı olduklarını sananlar da maç izlerim en yakın arkadaşlarım hep erkek ama aynı zamanda istersem çok seqsi olabilirüm ;))) modunda. Yani onlar da aynı bok yolunun yolcusu. Erkeklerden ortalama olarak daha güzeller ama zaten ben genel olarak bu ormantizm işine karşıyım.
Genel olarak çok yakın bir zamanda biri daha yandan yandan 'seni de görücesss ;)' yaparsa en yakındaki ağır nesneyle saldırmayı planlıyorum. İğrençsiniz ve insanlara gram saygınız yok. Herkes abazan olacak diye bir şey yok.

Okul tam bir işkence. Sınıfta zeka seviyemin düştüğünü hissedebiliyorum. Yurt deseniz her yerde insan var ve ben artık rahatsız olmaya başladım desem yalan olur çünkü baştan beri rahatsızdım.
Ama sorun şu ki artık sırıtmaktan gülümsemekten yoruldum. İnsan içinde bok surat gezemiyorum doğru düzgün. Hayat bokum gibi ve ben okumak istemiyorum.

Gidebileceğim tek yer ev ama 'aslında hiç bir yere ait değiliz' iç güdüm şu an bir duygudan öte olguya dönüştü burada. Yani benim için yurdun da evden farkı yok. İkisi de bok gibi. Hiç bir aidiyet hissetmiyorum. Sadece burdan da kurtulmak istiyorum. Kısacası metaforik olarak yatacak yerim yok.
Ne yapacağımı bilmiyorum. Hayatım çürüyüp gidiyor. Tam bir memura dönüşüyorum. Bu durumdan rahatsızım. 55 yaşında ve gençliğini yaşayamamasına rağmen hala bir umudu olan biri gibi hissediyorum.
Çok düzüm.
Bazı şeylerin gereksizliğini görmem ve üzerinde daha çok uğraşmamam hem toplum tarafından dışlanmama hem de başarısız görülmeme sebep oluyor.
Ben yaşayamıyorum arkadaş.


5 Eylül 2015 Cumartesi

Ters Pöskoloji

Möhtömölön böröyö bör döhö bör şöy yözmöyöcöğöm.
Beni tükürdüğümü yalarken izlemek için tıklayın.

Bal gibi de yazmak zorundayım çünkü yine ölüyorum.
Bunalım stayladan çıkmak istediğime karar vermiştim ama onun için bir bunalıma, derpesyona falan sahip olmak gerekiyor.

Shoujo izleyerek kendimi öldürmeye çalıştım. Sonuç pek iç açıcı olmadı; hala hayattayım.

Okumak istemediğime karar verdim.

Boğazımdan ağlamak istiyorum. İçimdeki balonumsu şey boğazıma bile zor ulaşıyor çünkü.

Gerçekten hani eğer reenkarnasyona inansam böyle bir düzende yaşamak için önceki hayatımda nasıl bir bok yedim diye ciddi ciddi düşünürdüm.

Ölmeyi bile götüm yemiyor.

BENİ DONDURUN.

Histeri krizi geçirmek çok eğlenceli.

OKUMAK İSTEMİYORUM.
İSTEMEDİĞİM BİR OKULDA OKUMAK HİÇ İSTEMİYORUM.
SENİ HİÇ BİR ŞEYE ZORLAMAYIZ DİYEN İNSANLAR BENİ KARŞILARINA ALIP SAATLERCE BAĞIRDIĞI İÇİN BEN BU İŞİ ZORLA YAPIYORUM. ÇENELERİ DURSUN DİYE

AYRICA KEPİSLOK HİSTERİMİ TEMSİL EDİYOR.

ÇENELERİ DURSUN DİYE DEMİŞTİM YA. ASLINDA TEK NEDENİ ÇENELERİ DURSUN DİYE DEĞİLDİ. NE BOK YİYECEĞİMİ BİLMİYORUM.

OKUMAK İSTEMİYORUM.
MESLEK EDİNMEK İSTEMİYORUM.
BOŞ BOŞ DURMAK İSTEMİYORUM.

Karşıma geçip nutuk atan insanlardan nefret ediyorum.
Düşüncelerimin çoğu ön yargı onu da biliyorum.
Küçük görülmekten nefret ediyorum.

İşin garip tarafı insanlar her şeyi bildiklerini zannediyor. Benim şu anki halimi bildiklerini yaşadıklarımı yaşadıklarını ve aynı yollardan geçtiklerini düşünüyorlar. Çok acayip olaylı abartılı şeyler yaşamıyorum tabii ki. AMA SANMIYORUM.
ŞU GÜNE GELEBİLDİYSENİZ SANMIYORUM.
Kurallarla alakalı her şeyden bu kadar tiksindiğinizi, hayatınızı çöküş noktasına getiren şeylerin hep aslında yokmuş gibi gözüken bireysel olmayan şeylerin içinize oturması olduğunu sanmıyorum. Bu kadar bıktığınızı istemediğinizi binlerce defa isyan ettiğinizi sırf bir şeyleri yapmaya zorlandığınız için günlerce bok surat gezdiğinizi sanmıyorum. Geleceğiniz yüzünden defalarca sinir krizi geçirdiğinizi, gelecek diyince ağlamak istediğinizi, ölmek istediğinizi, kafanızdaki baskı yüzünden kafanızın iki omzunuz üzerinde olmamasını dilediğinizi sanmıyorum.
Hayatım bana ağır geliyor.
Gerçekten ağır geliyor.

Böyle yaşamanın başka insanlara ağır gelmemesi bana koyuyor. Bu yüzden herkesi aşağılıyorum. Salak görüyorum.

Yeni şanslar, yeni kapılar, yeni günler görmek istemiyorum. Geleceğimi merak etmiyorum. Şimdiki zamana zor katlanıyorum.

Önyargı diye adlandırılan salaklar aslında yapmak istemediğim şeyler. Bana zorla umut aşılanmasını istemiyorum. Ben bir şeylere umutlanabilen bir insan değilim. Oldum olası olmadı. Gerek 4 yaşındayken gerek şimdi. Hayatım bana hep bir bokluk aramayı öğretti.
Mutlu değilim.
Bayağıdır değildim zaten.

Ne zaman çöksem iyice saçmalıyorum. Tiyatro ikonu gibiyim. Bir tarafım mal mal somurtuyor diğer tarafım ne yaptığını anlayamasa da kendini yukarı çekmeye çalışıyor, bok suratıyla gülümsüyor.

Hayatımda hiç bir zaman 20 yaşına gelebileceğim aklıma gelmemişti. Şu an az kaldı ve ne bok yiyeceğimi şaşırmış vaziyetteyim.
Küçükken bir kere hayal etmeyi başardığım yetişkin halimle alakam yok. Ne tip ne kişilik olarak.

İnsan böyle nasıl yaşar Allah aşkına ya?

DEliriyorum. Çıldırıyorum. KEndimi tutmaktan bıktım. İnsan sesleri duymaktan bıktım. Ne kadar tatminsiz bir bok olduğumu duymaktan bıktım. Başkaları şöyle, başkaları böyle, otur biraz şükret.
Etmiyor muyum. Elim kolum var işte, ediyorum.
Bıktım artık.

Benim gözümde hepiniz sürtüksünüz.
Sizi birbirinizden ayıran gram kriter yok.
Standartlarınıza yetişemiyorum.
Yetişilecek bir standartınız yok.
Benim de harcayacak eforum yok.

Artık o kadar yoruldum ki, gerçekten, içimde bataklıklar fokurdarken insan içine çıkmaktan ağlamamaya çalışmaktan bıktım. Nefretimi, sinirimi hiç bir yerden çıkaramıyorum. Kendimi harap ediyorum. Her şeyin sonu ağlamaya vuruyor. Ağlamaktan da nefret ediyorum. O yüzden döngü içinde hapsoluyorum.

Hiç bir bokun umrunda olacağından değil ama
gerçekten yoruldum artık.
Sorunlarımı ertelemekten de yoruldum. Görmezden gelmekten de. Hep paketleyip bir yerlere itekliyorum.
Elime hiç kaçma fırsatı gelmiyor.
Kurtulamıyorum.
Defolup gitmek istiyorum.
Yurt dışı yurt içi önemli değil.

Sadece benden boka batmış beklentiler istenmeyen, insansız, boş bir yere gitmek istiyorum.
Bir şeyleri düzeltebileceğime, yararlı olabileceğime inancım kalmadı artık. Onu da elimden aldılar.
Herkes hayal dünyasında yaşadığıma inanıyor.
Bilmiyorum ben dünyayı göremiyorum.

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Muhtemelen buraya bir daha bir şey yazmayacağım.

Genel olarak bir şeyler yazmıyorum zaten artık. İçimden gelmiyor. Zorla iş yapacak biri de hiç ama hiç değilim.
Blogu silmememin nedeni sanırım aptallıklarımı belgelemek.

Artık ne yaşam enerjim ne isteğim kaldı. Ölmekle aramın uzak olmasının da tek nedeni cehennem. Zaten bayağıdır öyleydi. Ama şu an altı çizili olarak öyle. Bir şeyi kaybedecekmiş gibi hissetmiyorum.
Aile? Arkadaşlar? Para? Hepsi aslında var gibi ama yok.
Her şey yok yere pohpohlanmış gibi geliyor. İçimde kurgu ve gerçek hayatın arasında o kadar kalın bir çizgi var ki gerçekten artık bu sınırın ortaya çıkardığı farklılıklara bakmak beni yoruyor. Gerçek hayat bana göre değil. Sadece beni yoruyor. Artık ciğerlerime çektiğim havayı içimdeki bir vakum kullanmamı engellemeye çalışıyormuş gibi hissediyorum. Gerçek olmayan şeyler daha eğlenceli. Daha güzel mi bilmiyorum ama daha basit ve eğlenceli.

Tanıdığım insanların gidişatına bakıp acımaktan başka bir şey yapamıyorum. Yapmıyorum. Görüşlerim önemsiz değil ama kimsenin görüşlerimi önemsediğini de söyleyemeyeceğim.

Ne kadar mal olduğum artık o kadar ortada ki uğraşamıyorum. Mallık yoluna çıktığımda arkadaşlarım da vardı vesaire de ben sadece sorguluyordum. Yani evet benim gibi insanlarla arkadaş olmadım ben hiç. O yüzden bir dost penceresinden bakmakta zorlandım. Belki o yüzden sorguladım ama artık açıkçası pek umrumda olduğu söylenemez.

Zaruret anlarında edilgen, diğer zamanlarda insanların duygularını suistimal eden biri olarak görülmekten de sıkıldım.
Hödüksem hödüğüm. İçim de boş. Karşımdakilere karşı kayıtsızım.
Ayrıca edilgen de değilim. Hepinizin ağzına sıçmak istiyorum ama sadece bu dürtümü takmamaya çalışıyorum. Ve bu cesaret isteyen oldukça yorucu bir iş. Kayıtsızlığımın edilgenlikle karıştırılmasına artık homurdanamıyorum bile. Sinir bozuculuk sınırını bile geçti bu iş.

İnsanların beni eğip bükmeye çalıştığı şeyden korkuyorum. Hatta bu korkudan çok tiksintiye yakın bir şey. Ya da kınama? Bilmiyorum ama gerçekten artık çok rahatsız oluyorum.
Kimse beni rahat bırakmıyor. Şöyle ol. Böyle ol. Biraz daha şöyle ol. Sen kızsın. Sen orospusun.

Yaşamaya daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.

Bir şeyleri sırf yapmış olmak için zorla, sürünerek yapmaktan bıktım artık. Sırf o da olsun, sırf toplum bunu gerektiriyor diye. Bu toplumda yaşamak istiyorsan bunu yapman gerek. Ben ne toplumu ne yaşamayı istiyorum.
Birilerinin sıçtığı bokun izinden kafamı eğerek gitmek zorunda olmaktan bıktım artık. Ben ne birinin malıyım ne de belirli bir yolu izlemek zorundayım.
Sürünüyorum.

2 Temmuz 2015 Perşembe

yo no

Bu yazıda kimseye hitap etmiyorum.

Çok sıkıcı olabilirim ama herkes çok sıkıcı.

Hayatımda sadece "topluma" göre iyi yanlarımın pohpohlanıp gerisinin budanmaya çalışılması çok sinir bozucu. Tamamını kabul edeceksen amenna ama ben süs ağacı değilim.

Farkettim ki ben bir hayal kırıklığı değilim.

Farkettim ki birilerine "ayıp etmek" yine hiç umrumda değil. Ben kimsenin hayatına burnumu sokmuyorum. Kimse de benimkine sokmasın.

Nadirdir ilk kez dolu olarak yazmıyorum.
Bir şeyler içimde birikmedi.
Bir şeylere sinirlenmedim.

Farkettim ki j harfi hiç bir halta yaramıyor.

Bir şeyler yazmak için çok işsizim, bir şeyler çizmek için çok işsizim, beğenmiyorum, daha büyük şeyler de beklemiyorum çünkü elimden gelmiyor.
Bir şeyler uğruna çalışmak istemiyorum.

Daha önemlisi bir şeyler uğruna çalışılabileceğine inanmıyorum.
Kendi kıçımızdan uydurduğumuz bu düzende yeterince önemli bir şey olabileceğine inanmıyorum.
Sadece yoldayken bir şeyler öğreniyoruz.

Bok atma seanslarımın kuyusunun dibi göründü. İlk kez oturup da saf şımarıklık ettim. Şımarıksın yaftası yiyip ağzıma sıçıldığı bin defanın aksine ilk kez şımarıklık ettim ve farkındayım ama umrumda değil.
Hep ben iyi olamam.
Zaten iyi olmakta da iyi değilim.

Eminim şu an yerimde olma hakkı olsa çılgınca ağzımı burnumu dağıtacak insanlar vardır. Ben siz değilim. Bana "Sen salak mısın?" diyemezsiniz.
Ne zaman salaklık ettiğimi ne zaman etmediğimi anlayabilecek, tartabilecek bir beynim var.
Kime karşı mahcup olmam gerektiğini kime karşı bok atmam gerekeceğini bilebileceğim kadar insanlığım var. Ve mahcup olmam gerekenler kıçlarını statüyle silen bok torbaları değil. Ben doğuştan imkanları olmayan insanlara karşı mahcubum. Ben o insanlara sizin yüzünüzden mahcubum.

Sıkılıyorum.

Elimden bir şey gelmiyor demeyi kesmem gerektiğini farkettim ayrıca.
Elimden her bir bok geliyor.
Sadece nasıl geleceğini idrak etmem gerek.


3 Nisan 2015 Cuma

Ruhumdaki kabızlığın dışa vurumu,
Grip mikroplarının vücudumla laubali ilişkisi,
Burnumun içinde varlığına inandığım yara
ve
Neresini çalışacağımı anlamadığım dersler:

Lütfen geçiş verin çünkü benim birilerine kafa göz dalmama az kaldı ve bir seferinde halıyı yumrukladığım gibi kitapları falan yumruklarsam kendi kafamı gözümü yardığımla kalacağım.


Hayat neden bu kadar boktan insanlar neden bu kadar lağım benzeri bilmiyorum. Anlamıyorum. Ergen triplerinden çıkamıyorum.
Az kaldı bir pop şarkısı yazıcam.

Bu yıl sanırım 4 kere falan grip oldum. 5.si yolda. Ailecek bekliyoruz.

Sınavlara sıçmak artık bende baygınlık yapıyor.
 ööööööööööööööööeeeeeeeeeeeeeeeehhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh

Aptallıktan ölmemem büyük bir mucize. Herkes bana zorla katlanıyor gibi sanki.
Sümük gibi hissediyorum.
hohoho

Saygı görmek için düzgün bir tipe sahip olmanız gerekmiş. Bunu yeni öğrendim. Ya da kendinizi pazarlamayı bileceksiniz.
Toplum sürtük kaynıyor.

Hiç bir şey yazasım yok aslında saçmalamaya geldim.
Ayaklarım buz kesti. Ayaklarınız terliyorsa soğuk yerlerde açıkta bırakmayın bence. Ya da çekmeceye sokup acayip eylemlerde bulunmayın.

Bence bu yazıyı kimse okumamalı höhöhööh

22 Şubat 2015 Pazar

90 yaşında olmak çok zor.

Hiç bir zaman ne yazacağını planlayan bir yazar olmadım, ya da planladığım şeyleri asla yazmadım. Hiç bir zaman duygularını damla damla kağıda döken bir yazar olmadım, ya da dökmeye uğraşamadım.
Aslında ben hiç bir zaman yazar olmadım.
Ama bir gerçek var ki; yazmadığım, yazmak istemediğim sürece beynimi çalıştıramıyorum. Düşünmeye tenezzül etmiyorum.
Aptallaşıyorum.

Herkesin şeytanları vardır. Bazıları içer, bazıları sıçar. Kısacası şeytanlarınız hayattan kopmak için kolunu tutup çevirmeniz gereken kapı kollarıdır. Benim şeytanım daha iyi olamazdı sanırım. Yani hayatımı bana zehir etmek için.

Bir kaç haftada, ayda bir etrafıma bakıyorum, bilmiyorum belki kıyamet falan kopar diye. Bazen çok yakın olması gerekiyormuş gibi hissediyorum. Ama belki de anlatım düşündüğümüzden daha imgeseldir. Nereden bileyim? Belki kendi ağzımıza bir torba dolusu boku kendimiz yerleştireceğiz, şu an yaptığımız gibi.
Her seçenek birbirinden daha korkunç değil mi?

Ömür boyu söyledim belki 'Onlar gibi olmak istemiyorum.' diye ama bazen bir kelime hayatınızın doğrultusuna dönüşür ya, şu an da 'Onlar gibi olmak istemiyorum, onlar gibi olmayacağım.' benim hayat doğrultum. Ortasına duvar örülmüş dağ yolum ve akmaktan vazgeçmiş nehrimin kuru yatağı.

Ve Sphén hayatının geri kalanını sefilce yaşadı. Sphiggo ve Leo gibi.
Daha umutsuz olmayı başarabilir miyim bilmiyorum. Umutsuzluğum boktan hikayelerimi de etkiliyor.

İnanmadığım değerler için savaşmak istemem sempati uyandırıcı. Sevimli ben.

Vicdanım ayak bağı gibi hissettiriyor. Artık çok geç diyen veya demiş bir insan değilim. Eğer aptalca bir şekilde zeki olduğunuza inanıyorsanız asla artık çok geç demezsiniz ama sanırım artık geç olmaya başladı.

Yaşamak için efor harcamak istemiyorum.
Ama sinirimden kurtulmak için efor harcamak istiyorum. İçime yapıştı kaldı. Kurtulamıyorum.

Sanırım artık hayatımda olanlar yüzünden insanları suçlamayı bıraktım. Suçladığım salakların kendilerine bile yararları yok nasıl olsa. Aşağılık kompleksli, milleti bırak kendini sevemeyen insanlardan ne bekliyorum sanki ben?

Tavır yemek, size tavır yapanları takmayınca ya da size tavır yapıldığını anlamayınca çok eğlenceli.

Şuradan kurtulmak, defolup gitmek istiyorum.

Sanırım insanlar olarak asla insan olamayacağız.
Sanırım hiç bir zaman birey kelimesini normal bir kelime gibi karşılayamayacağım.
Sanırım hiç bir zaman kibirimden kurtulamayacağım.
Sanırım hiç bir zaman yararlı bir insan olamayacağım.
Sanırım hiç bir zaman doğru işler yapamayacağım.
Sanırım hiç bir zaman gözlerimi gerçeklere açamayacağım.

Ama yine de farkındalık güzeldir.

Hahaha. Şaka yapıyorum.

Farkındalık diye bir şey yok.
Farkında olan insan eğer insansa bir şeyler yapar.

Hayatıma çöp olarak devam etmekten gurur duymuyorum ama bir gün çöp olmaktan kurtulmayı umuyorum.
Belki dünyayı kurtaramam.
Belki insanları kurtaramam, ki zaten bireysel olarak kurtarmak gibi bir amacım da yok. (evet evet bireyyyy)
Belki iyi bir şeyler yapamam.
Belki yararlı bir insan olamam.

Ama kendi kendime yararım dokunsa, kendi kıçımı kurtarsam ve artık bir huzuru bulsam yeter.
Artık gülümsemek istemiyorum.
Ama ne olur artık, bir huzuru bulayım.

21 Şubat 2015 Cumartesi




Hayatımı Death Parade üzerine harcamakta çok ama çok kararlıyım.

15 Şubat 2015 Pazar

148 14333 (İnsanlıktan nefret ediyorum, umarım hepiniz geberirsiniz.)

Çok bir şey diyebilir miyim bilmiyorum.
Bomba patlamadan, bıçak kemiğe dayanmadan anlayamıyoruz.
İster bana sen anal dönemde takılı kalmışsın deyin, ister sapmış bir cinsiyet disforin var deyin ne bok derseniz deyin umrumda değil. Erkekler çok istiyorlarsa birbirlerini becerebilir.

Oğullarınız çok önemli, evet, evet çok önemli. Onlar yıllarca sidikli kıçlarını sıvazladığınız parayla okuyup adam olup kendi kazandıkları parayı kendini satmaya dünden razı komfor orospularına yedirecekler.
Ne oldu çok mu aşağılayıcı geldi? Orospu dememeli miydim? Ne yapalım... Bu da benim fikrim.

Oğullarınız siz geberirken ağzınızın kokusuna bile katlanamayacak ama yine biz hala ikinci sınıf vatandaşız. Tebrikler, teşekkürler. Bir süpürgeyle aynı statüye sahip olmak gerçekten çok onurlandırıcı.

Oğlan çocukları bile benden daha tertipli düzenliymiş. Ne yapalım ana yani, o da onların sorunu.
Bir bok varmış gibi de kıyaslama beni o bok torbalarıyla.

Üniversite'ye geçince (O da geçersem artık, hayırlısıyla mı diyeyim ne diyeyim bilmiyorum.) bana direk "dick envier" diyecekler muhtemelen. Boklarını kendileri yesinler. Erkek olmak falan gibi hayallerim olmadı hiç bir zaman. Kız olmaktan hoşnut olmasam da en büyük derdim her zaman güçsüz ve aptal görülmek oldu. Beyin kapasitesi toplu iğneyle yarışan moronlar sırf erkek oldukları ve özgüvenleri şımarıklıkları yüzünden benliklerinden taştığı için "aman aman çok zeki!" kabul edilirken ben kenarda arkaplan malzemesiydim.
Ben o çöpleri beynimle basket topu gibi sektiririm anasını satıyım. Kibirli deyin isterseniz ama bir şu hayatta aşağılanmayı hak etmeyen tek bir şey varsa o da zekamdır. Ne kadar ona haksızlık etsem ve hakkını veremesem de.

Bazen gerçekten oturup şükretmem gerektiğinin farkına varıyorum. Baba tarafında tek bir erkek kuzenim yok ve her zaman mesafe yakınlığından dolayı onlarla daha içli dışlıydık. Bir erkek kuzenim olsaydı da onu kayırsalardı falan katillik içgüdülerimi şu güne kadar bastıramazdım muhtemelen.

Ha feminist falan da değilim açıkçası. İnsan olmak için kendinizi etiketlemenize gerek yok. Bir etiket altında olmadan da doğru fikirlere sahip olabilirsiniz. Ben şuyum ben buyum dedikten sonra bir alkış tufanının ardından kafanızın okşanmasını istiyorsanız aptalsınız demektir. Feminist olunca dünyayı düzeltmiş olmuyorsunuz. Laf kalabalığı ve insan gruplaşmasından başka bir bok değil bunlar. İnsanlık fikirler altında gruplaşır, gruplaşma çatışmayı beraberinde getirir. Bir kaç moron çıkıp size saldırır, bir kaç moron çıkıp uğrunda çalıştığınız her şeyi tek seansta lağama postalar. O yüzden önemli olan isimler değil.
Ayrıca feministlik kadın haklarını savunma işlevinden çoktan uzaklaştı. Artık bilgelik göstergesi vesaire. Aferin size feministsiniz! Muhteşem.
Çapraşık şeyleri doğru göstermekte üzerimize yok.
Baştan beri kadın haklarını korumaya ihtiyaç duymamamız gerekirdi. Tabii birazcık insan olmayı becerebilseydik.
Ama pek insan olduğumuzu söyleyemeyeceğim.

Artık hayattan kaçmak için ottan boktan şeylerle uğraşmaktan bıktım. Hayattan kopmaktan, mal gibi yatakta çürümekten bıktım. Gözlerimi, beynimi ekrana akıtmaktan, sayfalar sayfalar okumaktan, hiç alakasız şeylerden ahlak dersleri edinmekten, gözden kaçmış detayları eleştirmekten, insanları anlamaya çalışmaktan bıktım. İnsanlar katman katman, kendilerini bile anlayamayacak kadar çaresiz. Hayvanlar kadar bilinçsiz. Manipülatif. Hamur kadar etkiye dayanıksız. Felsefeci bozuntularının aradığı öz diye bir şey yok. İnsan var ve eğer araya sokmak isterse iradesi var. Buradan sonra da her şey boka sarıyor.

Herkes nerede demokrasi, nerede insan hakları diyor.
O çok savunduğunuz demokrasiyle kim kimin sesini duydu? İsterseniz beni linç edin, demokrasi boktan bir şey. Birinizin bile canını kurtarmaz. İstediğiniz sistemi deneyin, hiç bir sistem güçsüzün yanında değil.

Bir keresinde ablam İstanbul'da sokağın ortasında bir kaç adamın bir kızı yaka paça sürükleyerek bir arabaya bindirip götürdüklerini gördüğünü söylemişti. Ben de ablama hiç mi bir şey yapmadın demiştim. Muhtemelen hayatımda ablama hiç o kadar sinirlenmedim. "Ne yapacağımı şaşırdım." dedi. Plakayı falan da mı çekmedin dedim. "Aklıma gelmedi." dedi. Orada başka insan da mı yoktu? Hepiniz mi panik oldunuz? Adamlar mafyadır diye hepinizin mi götü titredi?
Bu kadar mı insansınız? Götler.

Bir keresinde bir arkadaşım var, yani sanırım arkadaşım emin değilim. Onunda dolaşıyorduk ortalıkta. Şurda şurda bir kafe varya oranın alt katında bir kaç hafta önce bir kızı tecavüz etmişler dedi. Ben öyle mal mal baktım. "Kimse mi yardım etmemiş?" dedim. "Bilmiyorum, ama kız saatlerce bağırdıktan sonra anca polisi aramışlar." dedi. Bok torbaları.

Birisi tecavüz edilince bile kürtaj olamaması ne demek abi ya?
Mantık yürütmeye çalışıyorum yani, hadi anam babam beni aldırsaydı da şu günleri göremeseydim (her ne kadar hayattan(insanlardan) nefret etsem de) yani tamam kötü bir şey ama:
O çocuğu kim sevecek, Allah aşkına.
Annesi yüzüne bakabilecek mi tiksinmeden? Hadi anne yüreği dediniz geçiştirdiniz, sevdi çocuğunu.
Tüm sülalesi ağzına edecek o çocuğun piç diye.
Bunu da mı kafanız basmıyor?
Potansiyel psikopatlar yetiştirmek mi istiyorsunuz?

Kimse kimseye yardım etmeye niyetli değil.
Kimse kimseye güvenmiyor.
Herkesin beyni bel altına işliyor.

Bazen insanlar görüyorum, mutlu oluyorum.
Bazen insanlar görüyorum, al işte domuz diyorum.
İşin garibi herkes insana domuz denmez vesaire vesaire diyor. Eti haram diye lanetli mi yani hayvan? Onu da Allah yaratmış bir halta yarıyor demek ki varlığı. Ona bakarsan kedi köpek yemek de haram. İnsana kedi köpek de denmez, ayıp sonuçta.








Bir şeyler yazmak istemiyorum.
Artık güzel yazılar yazamıyorum. Çünkü içimde iyi ve güzel tek bir şey kalmadı.
Pislik benliğime işledi.
Demek istediğim çok şey var ama beynim artık sinirli olmayı kaldıramıyor.
Geberene kadar uyumak istiyorum.









5 Şubat 2015 Perşembe

Because you know, everyone likes (faked) twisted souls.

X-kit Guy fan sitesinin, Kuroko no Basket'in Ave Kuroko şeysinden sonra beni en yaran tumblr sitesi olduğunu kabullenmem gerek sanırım.
Url falan verirdim de bilmiyorum, kim uğraşacak? Meh.

Çoğu insan sorunlu olduğunu düşündüğü (sorunlu olan demiyorum dikkatinizi çekerim) insanlara sempati besliyor. İnsanlarda karşısındakilerin bir şeylerini düzeltme, yoluna koyma veya ne bileyim iyileştirme duygusu var. Sanırım o yüzden sorunlu insanları sevdiklerini zannediyorlar. Ya da tamamen iğrenç young adult romanlarının yan etkisi. Emin değilim.
Ama anladığım tek bir şey var, insanlar olarak sadece bebeklere evcil hayvan muamelesi yapmıyoruz. Birbirimize de evcil hayvan muamelesi yapıyoruz.
Ayrıca gerçekten sorunlu olan insanlarla kimse uğraşmıyor yemeyin beni. Ha, ben olsam ben de bulaşmam o ayrı mesele.

Bir gün ölümüm açlıktan olacak ve benim evdeki halimi hiç görmemiş insanlar şaşırıp kalacak. "Ne yani, o obez ruhlu mu açlıktan öldü?", "Yoksa 2 saat ağzına çöp doldurmayınca metabolizması mı çöktü?" diyecekler. Ama ben insanlardan ve günlük hayattan uzak kaldığım anda uyanmayı, yemek yemeyi, tuvalete gitmeyi, konuşmayı falan askıya alıyorum. Bir gün kusmuk rengi bir insanımsı bitkiyle karşı karşıya gelirseniz muhtemelen o benim mutasyona uğrayıp otlaşmış halimdir bir selam çakın.

Birinin gölgesinde büyümenin ne olduğunu hiç bir zaman anlamadım ama şu an gölgedeyim ve bok gibi bir duyguymuş.

Hayatımın sonuna kadar mızıklanmak istemiyorum.

Sanırım hayatımın sonuna kadar mızıklanıcam.

İçimdeki cehenneme çıra olma içgüdüsü gün geçtikçe büyüyor. Endişelenmeli miyim, evet.

Yaşamakta bir amaç bulamamayı ve görememeyi bambaşka bir boyuta taşıdım ve ilk kez cidden tıngırıma takmadan yuvarlanıyorum. İnsanlık tarihinde gelmiş geçmiş, psikolojikman kendi kendini tetikleyen en sefil durumdayım. İntihara meyilli insanlar bile benden daha çok duygu hissediyor.

Gebermemem için ağzıma hormon ilaçları dayanmasından o kadar bıktım ki artık ne diyeyim bilmiyorum. Gerçekten nefret ediyorum. Ölsem çırayım, ölmesem bir bok olduğu yok sadece şiddetli bir artış gösteren bir sıçış gösteriyorum. Ama aynı zamanda hastanelerde sürünmek de istemiyorum. Kanser olursam boku yerim ama muhtemelen de kanserden falan ölücem o yüzden gerçekten bilmiyorum.
Bu paragrafı Allah korusun diye noktalıycam. Her ağzımdan çıkan doğru olursa vay halime.

Artık soru cümlelerimin ardına soru işareti koymayı unutuyorum. Sorularım artık soru anlamı taşımıyor ya da ben cevapları o kadar umursamıyorum ki ağzımdan çıkanın soru olduğunu fark etmiyorum. Soru işareti koymam gerektiğini anlamam için tekrar tekrar okumam gerekiyor.

Özel hayat falan hep yalan. Gerçek olsa benimle ilgili bu kadar şey öğrenemezdiniz.

Ya nasıl diyeyim bilmiyorum ama bizim ailede biraz somatizasyon var. Ve annem ne zaman ortalıkta sürttüğümü görse homurdanıp sonra da senin yüzünden böyleyim midem ağrıyor diye bıkbık ediyor. Eskiden kızardım yok işte insan bloga geçip de anasına babasına söver mi diye, şu an hiç bir bok farkım yok onu da biliyorum ama... Cidden sıktı.

Sanki hayat çok ses çıkaran bir kara sinek ve ben de sıcaktan bunalmış bir şekilde elini sallayarak kara sineği kovalarken arada sineğin poposuna vurunca tiksinen o garip insanım.

Her an
Her dakika ömrümü boşa harcadığımın bilincinde(değilim aslında)yim.

Ömrümü sağlıklı bir şekilde harcamam için ne yapmam gerekiyor. Şu an yahoo answersdan baktım da tam olarak karşılığını bulamadım. Sanırım aramaya devam etmeliyim.
.
.
Buldum;

Artık insanları tipsiz ve idare eder yerine hepimiz insanız diye sınıflandırıyorum. Fark ettim ki güzel sanılan insanlar bile fena tipsiz. Kanıtlayabilirim. Elimde belgeler var.

Çok sıkıldım evet ama yeni bir yere alışmak istiyor muyum, hayır. Yeni yerler görmek istiyor muyum, hayır. Her zaman benliğimdeki narsistliğin bir kedimsi yanı olduğunu düşünmüştüm ama şu an bodoslama sokak kedisi tarzı bir hayat felsefem var. Olmadı poşet yerik, kanka.

Depresyonu çok yanlış tanımlayan insanlar var bence. Yani tamam trendinizdir, alın baş tacınız edin, romantikleştirin artık tıngırıma takmıyorum da bence depresyon yalnız kaldığında ergenliğinden hissettiğin boktan bir duygu değil. Hayat yüzüne sıçmış ve sen yüzünde bokla etrafta dolaşıp ağlamamaya çalışırken aynı zamanda da herhangi birini parçalamamaya çalışıyormuşsun gibi bir şey. Bir de vücut dengen anormal bozuluyor yani böyle tüm kirli kan beyninde birikiyormuş gibi hissediyorsun.
Ya da ben çok yanlış anladım ve hayatım derpesyonda geçiyor.
Sanmıyorum.
Bence depresyon çok ele ayağa düşürülmüş. Yani ben hiç oooo depresyona girdim bak işte diye ortalıkta dolanmadım en azından. Dolaşıyorsan da ne mutlu.

Önceden içtiğim sonra bıraktığım ve şimdi yeniden başlamam gereken bir ilacın prospektüsünde
 ciddi kişisel veya ailevi sonuçlarına rağmen güçlü kumar oynama isteği -anormal veya olağan dışı düşünceler
yazıyormuş. İlk içtiğimde öyle şeyler hissetmemiştim ama bakalım belki bir kaç haftaya beni evden kaçıp Las Vegas'ta sürünürken bulursunuz. (Uçak parasını da kumardan kazanırım herhalde.)

Çikolata tiksintim o kadar büyüdü ki çikolata reklamı gördüğümde öğürüyorum artık.

Ayaklarım uyuştu sanırım salak salak yahoo answers sayfalarında dolaşmaktansa kalkıp biraz dolaşıp uyumam gerek.

24 Ocak 2015 Cumartesi

I'm gonna fight 'em off

Gecenin köründe değerli karakterlerimi çizmek için omurgamı, bir kaç parmağımı ve kulaklarımı (şarkı dinliyorum???) katletmem bence onları ne kadar sevdiğimi gösteriyor.
Gerçekten Fall Out Boy dinlemek için çok yaşlıyım. Ayrıca adamların şarkılarının böğürtülü olmayanları ölümüne ergeeeeeeeeeeeeen. (diyene bak)
[Artık içinde Levi bulunan fanficler okumaktan 30 yaşında ve orta yaş krizine girmiş gibi hissedip ona göre davranıyorum. Çoçuklar artık ben olgun biriyim. Evet, evet.]

Sphén Ragnarok
(Beat It dinlerken çizdim. Utancımdan kafamı duvarlara vurucam. O değil de sanırım Sphén çok yakışıklı. Yani hayatımda kendimden başka kimseye yakışıklı demedim ama sanırım gerçekten Sphén çok yakışıklı. (Bilinç altımın derinliklerinde cinsiyet algımın çığlıkları yankılanıyor.))
Ne zaman gerçek arkaplanlar çizebilmeye başlayacağım nokta kom
also how to triple fuck an armor
(Diskoda) Barda Ragnarok
(En badass bayan karakter rolünde altın küreye aday hayırlısı kazanırsa kurban kesecez hehehe)
*kendini tokatladı*
*tokadın etkisiyle yere yığıldı*

*köpürmeye başladı*
*sanırım kuduz oldum arkadaşlar evleda*
(elveda değil evleda)
(Evleda diyince şöyle diyen insanlar geldi aklıma; AYH KIZIMIN ADINI EVLEDA KOYCAM DÜNYAYA DÜŞEN İLK POPO PARÇASI DEMEKMİŞŞŞŞ HEM DE HÜRTÇÜRÜKÇEDE)


BU NASIL BİR BLOG YAZISI ALLAH BELAMI VER(ME)SİN
VERMESİN VERMESİN
Bu mallıkla yaşamak bile büyük marifet gerektiriyor bir kere TAĞAM MI???



Süfiggo
Sphiggo Ragnarok.
Uvv çoh sinirli.

Prozac verin şuna kardeş.


Leo Ragnarok
Bebeyim QAQ
Abi bu niye 15 yaşında gibi duruyo ya aslında öleli 5 asırdan fazla oldu yani ama
(evet, yine herkesi öldürdüm)--
Aslında şu an size Sphén'in geçtiği dünyayı nasıl değiştirdiğimi nasıl şu an 2 tane güneş mi yoksa ay mı olmalı sorusu üzerinde kafa yorduğumu ne kadar psikopatça ölümler uydurduğumu ve herkesin psikolojik dengesini alt üst ettiğimi anlatmak isterdim ama muhtemelen omurlarım timsah dansı yapmaya başladı.
Ayrıca 2 tane ay olmasının gelgitler ve doğal dengenin içine sıçacağını düşünmeye başladım şu sıralar o yüzden iki güneş daha makul gibi ama bilmiyorum. Aynı zamanda da çok abartı gibi. Bir şekilde halledicez ama.
Deyil mi beyin??
-Hayır.

14 Ocak 2015 Çarşamba

Sevgili Bulog

Yazar Notu: Bu yazıda hayatını anonim olarak ifşa ettiğim insanlardan içtenlikle özür diliyorum. Ama açıkçası kişisel gizliliğe de inanmıyorum yani öyle ya da böyle birileri illaki bilir. Ama ben yine de adınızı kullanmayacağım.

Sevgili bulog, artık hayat o kadar da zor gelmiyor. Ya da önemli.
Sevgili bulog, artık umutlarım genel olarak grip sonrası sümük problemi gibi. Sadece arada içimi gıcıklıyor.
Sevgili bulog, artık sisteme karşı gelmek canımı yakmıyor.
Sevgili bulog, artık aşağılanmak çok da umrumda değil.

Sevgili bulog, benim bir arkadaşım var. Babası kanser oldu, eski sevgilisi vefat etti.
Sevgili bulog, arkadaşımın ailesi sevgilisinin anne babasını ziyaret edip hallerini hatırlarını sorduğu için ona kızıyor.
Sevgili bulog, bugün o kız ağlıyordu. Benim de midem çok kötüydü. Yanına gidip teselli etmedim ve ön sırada uyudum. Çünkü yanında ağlarken alık alık ona bakıp, boş laflar etmem onun bir işine yaramayacaktı.
Sevgili bulog, önemli bir sorunum varmış gibi hissedemiyorum.

Sevgili bulog, bugün yeni insanlarla tanıştım.
Sevgili bulog, bir anneyle çocuğunun ilişkisini görüp keşke benim de böyle bir annem olsaydı demek çok acı bir şey.
Sevgili bulog, bugün yeni insanlarla tanıştım demiştim ya, işte onlar arkadaşımın ziyaret ettiği anne babaydı.
Sevgili bulog, keşke benim de öyle bir babam olsaydı.
Sevgili bulog,
İlla ki birilerinin ölmesi mi gerekiyor?


Sevgili bulog, annem bana araba çarptığını bir ay sonra öğrenmişti. Öğrenince ağlayıp bana sarılmıştı. Kendimdem tiksindim.
Sevgili bulog, bana araba çarpınca hastahanede babam başımı okşamıştı. Babamdan nefret ediyorum.

Sevgili bulog, kimse beni adam yerine koyup da dinlemiyor. Herkes beni kendine göre düzeltmeye çalışıyor. Ben hamur değilim.

Sevgili bulog, bir gün kontrolümü kaybedip katil olmaktan çok korkuyorum.

Sevgili okur, nolur evlenme ya da çocuk yapma. Hayatımı bu hale getiren insanlardan nefret ediyorum.

Sevgili bulog, yarın biyoloji yazılım var. Güle güle.