9 Şubat 2014 Pazar

Evet, aylardan yıllardan sonra ilk kez adam akıllı bir yazı yazmaya girişiyorum.
[Yine açım, bu tantananın sebebi bu olabilir.]

Adam gibi bir şeyler yazıp dünyaya bok atma sanatında feci körelmişim. (Az önce saçmalamayı deneyip sildim.)

Tamam, konular pek alakalı değil ama ben yine de başlayayım olmadı atlaya atlaya giderim.

Dün gece okuyacak hiç bir şey bulamadım. Hiç bir yerde hem de. Bunun sıkıntısıyla geçtim salak salak ortamlarda dolanmaya başladım ve bir blog komününe ulaştım. (Komün diyorum çünkü okuduğum blogları 1-2 özellikleri dışında ayırt edemiyorum şu an.) Ve şunu gördüm, insanlık olarak feci bir şekilde kaybolmuşuz.
Acayip inançsızız mesela. (Bunu götünüz hangi yöne elverirse ona bükün umrumda değil artık.) Tüm insanlık değerlerimizi kaybetmişiz. Bir kaç mite takılıp (aşk, sevgi, "gelecekte her şey daha güzel olacak" boku) hayatımızı buna göre şekillendirmeye, daha doğrusu oluruna bırakmaya alışmışız.
Bir de benimle tartışan insanlar utanmadan diretiyorlar. "TÜRK MİLLETİ ÇALIŞKANDIR!", "TÜRK MİLLETİ ZEKİDİR!" Evet, siz kendinizi kandırmaya devam edin. Damarlarınızda akan kanın demir oranına falan baktırın. Ne bileyim hatta gidin kan testi yaptırın. Bakalım ne kadar özelsiniz ne kadar güzelsiniz. Çünkü açık konuşmak gerekirse ben çevremde beynini kullanan ve çalışan pek insan göremiyorum. Ya da kör olmuşumdur belki, eminim bunun da mantıklı bir açıklaması vardır sayın genç kurtlar. Milliyetçiliğinizle ulumaya devam edin. Bir de Atatürk'e tapmaya devam edin ki onun yaptıklarını ulaşılamaz bir enginlik gibi gösterip "O Atatürk'tü, o farklıydı, onun gibi insanlar 100 yılda bir gelir. Henüz 100 yıl dolmadı, hem o kişinin Türkiye'ye geleceği ne malum?" gibi mallıklarla insan gibi oturup iki güzel şey yapmayı ulaşılamaz ve imkansız gösterin.
Bok yiyiciler sizi.
İnsan olmadan önce Türk olun, bence de. Anlamıyorum yani. İnsan ülkesini sevebilir de, abi hiç bir zeka sahibi insan oturup da bir tipine bakmıyor mu yahu? Gözünüz çekik mi sizin kardeşim? %1'lik, maksimum %15'lik Türklüğünüz var genetik olarak baksanız. Hala neyle övünüyorsunuz anlamıyorum.
Ha ülkenizi sevecekseniz sevin de, holiganlıkla sevilmiyor ülke. Bağırarak yararlı bir insan olmuyorsun. Otur iki yararlı şey yap. Belki o zaman beni kafatasının içinde balgam olmadığına inandırabilirsin.
Çok görgüsüzüz. Çok yüzsüzüz. Çok kibirliyiz.
Ayrıca hiç bir bok da değiliz.

Açık konuşacağım.
Ben her yere kendimle ilgili, hayatımla ilgili her şeyi açıp saçacak, her şeyimi anlatacak bir tip değilim. Aptal yüzümün altında her ne kadar saçma olsa da gerçekçi nedenler de var bu kadar aptal olmama neden olacak. Ama anlamadığım bir şey de var. Bir insan nasıl olup da her şeyini anlatır? Tüm içinde kalan uktelerini, nefretlerini... Gidip de nasıl çocukluğuna iner, ya da ne bileyim nasıl ailesine söver toplum içinde ben bunu anlayamıyorum.
Her ne kadar ailemi sevmesem de, bilmiyorum. Yani bence bu çok utanç verici. Ebeveynlerim örnek anne baba olmadıysa bile bir şeyler yaptı bana karşı. Yani neredeyse sadece parayla bile olsa. Geçip de hayatında anne babasından tek fiske yememiş insanların salak suluk sebeplerle anne babasını sakız etmesine uyuz oluyorum gerçekten.
Aile içi boklar aile içinde kalmalı. Anlık nefrettir atarsın. Anlık olmasa bile aklına gelir söversin belki de. Bilmiyorum. Dün okuduklarım çok ağırıma gitti benim. Ona yakın bokları ben de yedim, biliyorum ama bu kadar derine inmek benim için utanç verici olurdu. Her ne kadar yaşananlar onun suçu olmasa da bence onun için de utanç verici olmalıydı.



Evet, ne kadar göt bir insan olduğumu görüyoruz.


Artık pek bir şey hissetmiyorum. Bilmiyorum hissedemiyorum yani. Beni canlı hissettiren tek duygu nefret oldu sanırım şimdiye kadar. Ama artık oturup da sebeplere inecek kadar düşünemiyorum. Şu ilaçlardan bir kurtulayım zaten direk beyin yanmalarına merhaba diyeceğim.
Anlık yaşamak çok boktan bir şey biliyorum ama elimden gelen başka bir şey yok. Beynim çok bulanık ve bu bulanıklık ancak görevlerimi görmezden gelmeme yetecek kadar zeka bırakıyor bana.
Ayrıca tebrikler, sinirlenerek ve kafamı bir şeylere takarak sağlığımı bozabildiğim bilimsel olarak açıklandı. Hem de bunu üst raddede yapıyorum. Buradan iç organlarıma selam yolluyorum. Bu kadar itaatkar olduğunuz için teşekkürler. Ayrıca işinizi lütfen düzgün yapın. Ağır hastalıklardan hoşlanmıyorum. Saygılar.

Alakasız belki ama yine tekrarlıyorum. Elimden geldiği kadar insanları engellemezsem kendimi sorumsuz hissedeceğim yoksa.
ÇOCUK YAPMAYIN. SEVİŞMEYİN. DÜŞÜNÜN. VÜCUDUNUZDAKİ KANI BEYNİNİZE YÖNLENDİRİN. CİNSEL UZUVLARINIZA DEĞİL.
Tekrar saygılar.

Yeni bir konu seçiyorum hayali kartlarımın arasından. Ve evet!
Şunu merak ediyorum uzun zamandır. Bir konuda yeteneksiz insanlar neden olmayan yeteneklerini bu kadar abartır?
Mesela çevremde çok var bunlardan. Çok yönlülüğümü her şeye bulaştırıp hiç bir şeyde başarılı olamayan biri olarak söylüyorum ki; benden 10 kat beter olan insanlar çok yönlülükleriyle övünmeyi başarabiliyor. Ya da ne bileyim vasat bile olmayan insanlar olmayan yetenekleriyle gurur duyuyor. Her bulduğu yere yazıyor SANATÇI RUHLU, MÜZİSYEN... falan diye. Valla bunu da anlamadım ama bu insanlara benden bir atasözü gelsin;
Boş tenekeden çok ses çıkar.

Ve evet! Medeni insanlar olarak tayt giyelim!!!!!!!!!!
Tayt vuhu!
Şunu merak ediyorum: Giydikleri pantolonun içini sucuk gibi dolduran insanlar bol pantolonlar içinde rahat edemediklerini söylerken acaba bunu sadece kendilerine acı çektiren bir şeyi ısrarla giydikleri nedeniyle aptal gözükmemek için mi söylüyorlar yoksa gerçekten de mazoşistler mi?
Dünya üzerindeki genç kızların %70'inin mazoşist olmasını imkansız olarak görmeyin bence. Benim bu durumu açıklamak için gayet mantıklı tezlerim de var ancak bu blog sayfasını böyle iğrenç bir konuyla kirletmek istemiyorum.

Balıkların gözlerinin nasıl işlediğini merak ediyorum çünkü balıkların gözleri bana çok saçma geliyor.

Şimdi gelelim bu yazının özüne, oturma sebebime. 15 tatilde neredeyse hiç çalışmadım. (Benim için bu yine hiç çalışmamaya denk geliyor, ama bazı hayvanlar için neredeyse her gün 1 saat çalışmaya falan denk gelebilir tabii) Ve bir 11. sınıf olarak şunu söyleyebilirim ki bu pek iyi bir şey değil. Zengin insanlar değiliz, hiç bir halt beceremesem bile başına geçebileceğim baba fabrikası falan da yok. Ayrıca denesem bir şeyler yapmayı beceremeyecek bir insan olduğumu da düşünmüyorum. Ayrıca herkes diyor ki "11. sınıfın II. döneminde 12 sayılırsınız. 12 temposuyla çalışmalısınız."
Kısacası demem o ki şu ana kadar hiç bir halt yapmadığım gerekçesine dayanarak artık ciddi ciddi çalışmaya başlamam gerektiğine karar verdim. (Şu "......den/dan itibaren it gibi çalışıcaaaam!" tarzında değil. Son 4 ayda bunun işe yaramadığının farkına varabilecek kadar çok kez bu cümleyi sarfettim.) Hayatımda hiç oturup da adamakıllı çalışmadığım için bunu nasıl becereceğimi ve bu işten nasıl canlı çıkacağımı pek bilmiyorum ama animeleri altyazısız izleyip fancomiclere aval aval bakmamak için tek şansımın Boğaziçi'nden geçtiğini farkettim.(Japonca öğrenmekten bahsediyorum.) İstanbul'da okuma fikrine ölümüne karşıydım ama sanırım ömür boyu raw anime lütfundan yararlanabilmek için Boğaziçi'nde bir mühendislik kazanmalıyım. Ablam bilgisayar mühendisliği oku dedi ama (farkında mısınız bilmiyorum ama ben bu sohbetleri sanki menüden yiyecek seçer gibi yapıyorum askdfhasnf) ben fiziğin mekanik tarafını daha çok sevdiğim için elektrik-elektroniği daha sevimli buldum sanırım. Gerçi elektrikten nefret ediyorum ama sanırım makine mühendisliğini de kapsıyormuş... Ya abi ben aslında mühendis de olmak istemiyorum. Ben hippi olmak istiyorum.
Ya her neyse işte Boğaziçi Elektrik-Elektronik'in de puanı boru gibiymiş kısacası. Puanların nasıl işlediğini daha yeni yeni anlayan biri olarak iş ciddiye binmiş gibi gidip puan araştırması yapmak falan da istemiyorum, çünkü yapsam muhtemelen bana inme inecek. Hahahahahaha
Kısacası kendime çeki düzen verip kendimi felsefik ve sanal hayattan soyutlamam lazım. O yüzden dün bu internet paketim bittikten sonra (23 şubatta bitiyor) bir daha internet paketi almama kararı verdim. Zaten sosyal açıdan kavanozun dibini yalayan bir insan olduğum için pek sorun yaşayacağımı sanmıyorum. Ama derslerden kaçamamak beni sürekli uyumaya yönlendirir ve uyumaktan komaya girip ölebilirim diye korkmuyor değilim. (Yapacak hiç bir şey bulamadığımda uyumaya başladım şu aralar.)

Bir de kış olimpiyatlarında ben bir tek Speed Skating'e denk geldim. Artistik Patinaj falan hiç görmedim. Tumblr'daki fangirller Winnie the Pooh'lu peçete şeysiyle Yuzuru Hanyu'ya yavşamaktan salyalarını göl etmiş durumda. VE SANIRIM BEN SİNİRLENDİM. ABİ BUZ PATENİ KISMINI KAÇIRMIŞ OLDUĞUMA İNANAMIYORUM. Dün gece saat 2'ye kadar mal mal TRT'de tekrarını verirler diye dolaştım ama hiç bir halt bulamayınca da 1 tencere makarnama gömülüp göz yaşları döktüm.
Of ya yavaştan yavaştan acıkıyorum.

Ayrıca 7 Şubatta uçak kaçırmaya çalışan herife çok gülmüştüm. Abi olay daha sonuçlanmadan adam uçağı Soçi'ye yönlendirmeye çalıştığından en embesil insan bile anlamalıydı adamın olimpiyatlara gitmeye çalıştığını ve zararsız bir mal olduğunu. Tüm olayın ve olaya karışan insanların mallığı yüzünden 15 dakika boyunca haberlere bakıp bakıp kahkaha attım.

*Alakasız Gif alarmı*
Bu kediyi yiyebilirim.
Ama satanist değilim.
Ama yine de yiyebilirim.
Böyle her şeye sövdüğüme bakmayın. Zararsız aptallıklara içtenlikle sempati besliyorum.

Ayrıca ölüm fermanı yayınlanmış senseinize dua edin (buraya kadar okumaya zahmet eden varsa ona söylüyorum) artık çalışmaya başlamam lazım lan. Tembelliğimden ağlıycam nerdeyse.
Yağlı saçlarımın selamı var.
Daha fazla saçmalardım ama resimlerin yüklenmesini beklerken sıkıldım.

7 Şubat 2014 Cuma

Ginger Drops

Dün kafam o kadar iyiydi ki yazmak için oturduğum şeyleri yazmadan kalktığımı farkettim bu sabah.

...
Çok sıkılıyorum.
Ayrıca hayatım kendimle ilgili rezilliklerin farkına varmakla geçiyor. Neyseki o kadar rezil bir insanım ki farkına varmak için rezillik arayışına çıkmama gerek kalmıyor.
Farkettim de ben hiç komik bir insan değilim yahu.

Ayrıca resim çizme konusunda biraz kötü hissediyorum. Çizimim parça parça gelişiyor -o da lütfedip gelişirse tabi- bu yüzden hiç bir bütünlük yok. Ayrıca her zaman düzgün çizemiyorum. 2-3 haftalık aralarla yeteneğimi deşarj etmem gerekiyor.

Ben şunu anladım artık, ders falan çalışmayacağım belli oldu bu 15 tatilde. Sonradan çok pişman olacağım biliyorum ama tüm gün elimde telefonla yatakta yatmaktan da gına geldi yemin ederim. Elimin altında bilgisayar olması daha güzel bir his.

Keşke hikaye yazabilsem diyorum ama yok arkadaş, tık yok. Hiç bir yeteneğimde amatörlükte ortalama olma sınırına bile yetişemedim. Uzaktan baktığımda yaptığım her şeyden tiksiniyorum.

Hiç bir şeyden zevk almıyorum. Doldurulmuş balon gibi hissediyorum. İçi boş olma enginliğine bile ulaşamamışım. Ama en azından artık sinirli değilim, diyeceğim de... Benim sinirli olmamam zaten normal bir insanın sinirden köpürmesine eş değer olduğu için, bilmiyorum. Hayatta her yönden kaybedip aynı zamanda her yönden de kazançlı olan bir enayiyim.

Bu arada bugün rusyada kış olimpiyatları başlıyor. Vuhu!! Dün çok heycanlanmıştım bu yüzden ama bugün televizyonun karşısına geçip de izlemedim bile. Zaten başladı mı onu bile bilmiyorum. -_-

Öf yine sıkıldım.
Görmeyen varsa büyük bir stres atma şarkısı itham ediyorum size. Bu arada tumblog'umun yazı tipi baya ucubece küçük. Kör olursanız sorumluluğu üzerime almıyorum.

Bu arada bir ara blogun temasını değiştirmem lazım.
Son olarak da url'min arkasına .tr eklenmiş. FARKETMEDİM SANMA BLOGGER. ÇOK SİNİRLENDİM BUNA! Zaten telefondan da adam gibi girilmemeye başladı sana. Embesil site.

LSD

Blogger'ın açılacağı falan yok ben de ortam malı yeteneklerimi kullanıp not defterine yazmaya başladım.

Öncelikle bazı insanları çok kıskanıyorum. Bugün arkadaşımla konuşuyorduk. (Evet, bir arkadaş değil arkadaşım. Garip gelecek ama dünya üzerinde zevk anlayışı bana uygun olan insanlar da var.) Konuşmanın sonucunda ikimizin de son dakikaya kadar hiç bir halt yapmayıp son dakikada da hiç bir şey yapmayan insan tipinden olduğumuzu farkettik. Hayat sadece bana acımasız değilmiş yani.

Bazen düşünüyorum. Ne güzel diğer insanlar gibi dünya hırsım yok, dünya hırsını geçtim hırsım bile yok. Ne kadar engin bir ruhum var.Tam bir din adamı ruhu var içimde diyorum. (Aslında mevlananın falan olduğu şeyden olduğumu söyleyecektim de onun ne olduğunu unuttum. Lanet olsun sana, beni her daim satan sözcük dağarcığım.) Ben insanların arasından çekilmeliyim, kendimi varoluşumda olduğu gibi ilime, bilime vermeliyim diyorum ama sanırım benim hırssızlığımın nedeni ruhumun engin bir dinginlikte ve bilgelikte oluşu değil tamamen benim başı olan ama sonu olmayan tembelliğimden kaynaklanıyor.

Oturup bir şeyler yazabilen insanları çok kıskanıyorum. Zaten şu an bilgisayara girme sebebim de tff.net'te Fervor mei sanguis'in hikayesine yorum yapmak.
Ne kadar özverili bir insanım. Sırf bir yorum için külüstür bilgisayarımın dizlerimi yakmasına göz yumuyorum.

Lavabodayken sanatsal yanım atağa geçti ben de sanatsal fotoğraflar çektim. Bozuk telefon kameram yerine elimde adam gibi bir makine olsaydı çok daha profesyonel ve marjinal kareler çekebilirdim ama kusura bakmayın telefon kameramda makro ayarı falan yok.








bed hair (saatin 12'sinde hala aktif olan tek bed hair)

Ayrıca kendimden başka insanları da kumara teşfik ederek bugün bir ilk yaşadım. Sonuç olaraksa o kadar para harcamamıza rağmen o mal makineden iPad mini'yi kazanamadık.
Ayrıca arabanın içinde sakız tükürerek bir ilk yaşadım.

Şu an hiç yazasım yok ya ne yalan söyleyeyim.
Ben esin ipekle konuşucam güle güle blog.

NOT: Bir ara sizleri sphen saçmalıklarımla rahatsız etmeyi planlıyorum.