22 Şubat 2015 Pazar

90 yaşında olmak çok zor.

Hiç bir zaman ne yazacağını planlayan bir yazar olmadım, ya da planladığım şeyleri asla yazmadım. Hiç bir zaman duygularını damla damla kağıda döken bir yazar olmadım, ya da dökmeye uğraşamadım.
Aslında ben hiç bir zaman yazar olmadım.
Ama bir gerçek var ki; yazmadığım, yazmak istemediğim sürece beynimi çalıştıramıyorum. Düşünmeye tenezzül etmiyorum.
Aptallaşıyorum.

Herkesin şeytanları vardır. Bazıları içer, bazıları sıçar. Kısacası şeytanlarınız hayattan kopmak için kolunu tutup çevirmeniz gereken kapı kollarıdır. Benim şeytanım daha iyi olamazdı sanırım. Yani hayatımı bana zehir etmek için.

Bir kaç haftada, ayda bir etrafıma bakıyorum, bilmiyorum belki kıyamet falan kopar diye. Bazen çok yakın olması gerekiyormuş gibi hissediyorum. Ama belki de anlatım düşündüğümüzden daha imgeseldir. Nereden bileyim? Belki kendi ağzımıza bir torba dolusu boku kendimiz yerleştireceğiz, şu an yaptığımız gibi.
Her seçenek birbirinden daha korkunç değil mi?

Ömür boyu söyledim belki 'Onlar gibi olmak istemiyorum.' diye ama bazen bir kelime hayatınızın doğrultusuna dönüşür ya, şu an da 'Onlar gibi olmak istemiyorum, onlar gibi olmayacağım.' benim hayat doğrultum. Ortasına duvar örülmüş dağ yolum ve akmaktan vazgeçmiş nehrimin kuru yatağı.

Ve Sphén hayatının geri kalanını sefilce yaşadı. Sphiggo ve Leo gibi.
Daha umutsuz olmayı başarabilir miyim bilmiyorum. Umutsuzluğum boktan hikayelerimi de etkiliyor.

İnanmadığım değerler için savaşmak istemem sempati uyandırıcı. Sevimli ben.

Vicdanım ayak bağı gibi hissettiriyor. Artık çok geç diyen veya demiş bir insan değilim. Eğer aptalca bir şekilde zeki olduğunuza inanıyorsanız asla artık çok geç demezsiniz ama sanırım artık geç olmaya başladı.

Yaşamak için efor harcamak istemiyorum.
Ama sinirimden kurtulmak için efor harcamak istiyorum. İçime yapıştı kaldı. Kurtulamıyorum.

Sanırım artık hayatımda olanlar yüzünden insanları suçlamayı bıraktım. Suçladığım salakların kendilerine bile yararları yok nasıl olsa. Aşağılık kompleksli, milleti bırak kendini sevemeyen insanlardan ne bekliyorum sanki ben?

Tavır yemek, size tavır yapanları takmayınca ya da size tavır yapıldığını anlamayınca çok eğlenceli.

Şuradan kurtulmak, defolup gitmek istiyorum.

Sanırım insanlar olarak asla insan olamayacağız.
Sanırım hiç bir zaman birey kelimesini normal bir kelime gibi karşılayamayacağım.
Sanırım hiç bir zaman kibirimden kurtulamayacağım.
Sanırım hiç bir zaman yararlı bir insan olamayacağım.
Sanırım hiç bir zaman doğru işler yapamayacağım.
Sanırım hiç bir zaman gözlerimi gerçeklere açamayacağım.

Ama yine de farkındalık güzeldir.

Hahaha. Şaka yapıyorum.

Farkındalık diye bir şey yok.
Farkında olan insan eğer insansa bir şeyler yapar.

Hayatıma çöp olarak devam etmekten gurur duymuyorum ama bir gün çöp olmaktan kurtulmayı umuyorum.
Belki dünyayı kurtaramam.
Belki insanları kurtaramam, ki zaten bireysel olarak kurtarmak gibi bir amacım da yok. (evet evet bireyyyy)
Belki iyi bir şeyler yapamam.
Belki yararlı bir insan olamam.

Ama kendi kendime yararım dokunsa, kendi kıçımı kurtarsam ve artık bir huzuru bulsam yeter.
Artık gülümsemek istemiyorum.
Ama ne olur artık, bir huzuru bulayım.

21 Şubat 2015 Cumartesi




Hayatımı Death Parade üzerine harcamakta çok ama çok kararlıyım.

15 Şubat 2015 Pazar

148 14333 (İnsanlıktan nefret ediyorum, umarım hepiniz geberirsiniz.)

Çok bir şey diyebilir miyim bilmiyorum.
Bomba patlamadan, bıçak kemiğe dayanmadan anlayamıyoruz.
İster bana sen anal dönemde takılı kalmışsın deyin, ister sapmış bir cinsiyet disforin var deyin ne bok derseniz deyin umrumda değil. Erkekler çok istiyorlarsa birbirlerini becerebilir.

Oğullarınız çok önemli, evet, evet çok önemli. Onlar yıllarca sidikli kıçlarını sıvazladığınız parayla okuyup adam olup kendi kazandıkları parayı kendini satmaya dünden razı komfor orospularına yedirecekler.
Ne oldu çok mu aşağılayıcı geldi? Orospu dememeli miydim? Ne yapalım... Bu da benim fikrim.

Oğullarınız siz geberirken ağzınızın kokusuna bile katlanamayacak ama yine biz hala ikinci sınıf vatandaşız. Tebrikler, teşekkürler. Bir süpürgeyle aynı statüye sahip olmak gerçekten çok onurlandırıcı.

Oğlan çocukları bile benden daha tertipli düzenliymiş. Ne yapalım ana yani, o da onların sorunu.
Bir bok varmış gibi de kıyaslama beni o bok torbalarıyla.

Üniversite'ye geçince (O da geçersem artık, hayırlısıyla mı diyeyim ne diyeyim bilmiyorum.) bana direk "dick envier" diyecekler muhtemelen. Boklarını kendileri yesinler. Erkek olmak falan gibi hayallerim olmadı hiç bir zaman. Kız olmaktan hoşnut olmasam da en büyük derdim her zaman güçsüz ve aptal görülmek oldu. Beyin kapasitesi toplu iğneyle yarışan moronlar sırf erkek oldukları ve özgüvenleri şımarıklıkları yüzünden benliklerinden taştığı için "aman aman çok zeki!" kabul edilirken ben kenarda arkaplan malzemesiydim.
Ben o çöpleri beynimle basket topu gibi sektiririm anasını satıyım. Kibirli deyin isterseniz ama bir şu hayatta aşağılanmayı hak etmeyen tek bir şey varsa o da zekamdır. Ne kadar ona haksızlık etsem ve hakkını veremesem de.

Bazen gerçekten oturup şükretmem gerektiğinin farkına varıyorum. Baba tarafında tek bir erkek kuzenim yok ve her zaman mesafe yakınlığından dolayı onlarla daha içli dışlıydık. Bir erkek kuzenim olsaydı da onu kayırsalardı falan katillik içgüdülerimi şu güne kadar bastıramazdım muhtemelen.

Ha feminist falan da değilim açıkçası. İnsan olmak için kendinizi etiketlemenize gerek yok. Bir etiket altında olmadan da doğru fikirlere sahip olabilirsiniz. Ben şuyum ben buyum dedikten sonra bir alkış tufanının ardından kafanızın okşanmasını istiyorsanız aptalsınız demektir. Feminist olunca dünyayı düzeltmiş olmuyorsunuz. Laf kalabalığı ve insan gruplaşmasından başka bir bok değil bunlar. İnsanlık fikirler altında gruplaşır, gruplaşma çatışmayı beraberinde getirir. Bir kaç moron çıkıp size saldırır, bir kaç moron çıkıp uğrunda çalıştığınız her şeyi tek seansta lağama postalar. O yüzden önemli olan isimler değil.
Ayrıca feministlik kadın haklarını savunma işlevinden çoktan uzaklaştı. Artık bilgelik göstergesi vesaire. Aferin size feministsiniz! Muhteşem.
Çapraşık şeyleri doğru göstermekte üzerimize yok.
Baştan beri kadın haklarını korumaya ihtiyaç duymamamız gerekirdi. Tabii birazcık insan olmayı becerebilseydik.
Ama pek insan olduğumuzu söyleyemeyeceğim.

Artık hayattan kaçmak için ottan boktan şeylerle uğraşmaktan bıktım. Hayattan kopmaktan, mal gibi yatakta çürümekten bıktım. Gözlerimi, beynimi ekrana akıtmaktan, sayfalar sayfalar okumaktan, hiç alakasız şeylerden ahlak dersleri edinmekten, gözden kaçmış detayları eleştirmekten, insanları anlamaya çalışmaktan bıktım. İnsanlar katman katman, kendilerini bile anlayamayacak kadar çaresiz. Hayvanlar kadar bilinçsiz. Manipülatif. Hamur kadar etkiye dayanıksız. Felsefeci bozuntularının aradığı öz diye bir şey yok. İnsan var ve eğer araya sokmak isterse iradesi var. Buradan sonra da her şey boka sarıyor.

Herkes nerede demokrasi, nerede insan hakları diyor.
O çok savunduğunuz demokrasiyle kim kimin sesini duydu? İsterseniz beni linç edin, demokrasi boktan bir şey. Birinizin bile canını kurtarmaz. İstediğiniz sistemi deneyin, hiç bir sistem güçsüzün yanında değil.

Bir keresinde ablam İstanbul'da sokağın ortasında bir kaç adamın bir kızı yaka paça sürükleyerek bir arabaya bindirip götürdüklerini gördüğünü söylemişti. Ben de ablama hiç mi bir şey yapmadın demiştim. Muhtemelen hayatımda ablama hiç o kadar sinirlenmedim. "Ne yapacağımı şaşırdım." dedi. Plakayı falan da mı çekmedin dedim. "Aklıma gelmedi." dedi. Orada başka insan da mı yoktu? Hepiniz mi panik oldunuz? Adamlar mafyadır diye hepinizin mi götü titredi?
Bu kadar mı insansınız? Götler.

Bir keresinde bir arkadaşım var, yani sanırım arkadaşım emin değilim. Onunda dolaşıyorduk ortalıkta. Şurda şurda bir kafe varya oranın alt katında bir kaç hafta önce bir kızı tecavüz etmişler dedi. Ben öyle mal mal baktım. "Kimse mi yardım etmemiş?" dedim. "Bilmiyorum, ama kız saatlerce bağırdıktan sonra anca polisi aramışlar." dedi. Bok torbaları.

Birisi tecavüz edilince bile kürtaj olamaması ne demek abi ya?
Mantık yürütmeye çalışıyorum yani, hadi anam babam beni aldırsaydı da şu günleri göremeseydim (her ne kadar hayattan(insanlardan) nefret etsem de) yani tamam kötü bir şey ama:
O çocuğu kim sevecek, Allah aşkına.
Annesi yüzüne bakabilecek mi tiksinmeden? Hadi anne yüreği dediniz geçiştirdiniz, sevdi çocuğunu.
Tüm sülalesi ağzına edecek o çocuğun piç diye.
Bunu da mı kafanız basmıyor?
Potansiyel psikopatlar yetiştirmek mi istiyorsunuz?

Kimse kimseye yardım etmeye niyetli değil.
Kimse kimseye güvenmiyor.
Herkesin beyni bel altına işliyor.

Bazen insanlar görüyorum, mutlu oluyorum.
Bazen insanlar görüyorum, al işte domuz diyorum.
İşin garibi herkes insana domuz denmez vesaire vesaire diyor. Eti haram diye lanetli mi yani hayvan? Onu da Allah yaratmış bir halta yarıyor demek ki varlığı. Ona bakarsan kedi köpek yemek de haram. İnsana kedi köpek de denmez, ayıp sonuçta.








Bir şeyler yazmak istemiyorum.
Artık güzel yazılar yazamıyorum. Çünkü içimde iyi ve güzel tek bir şey kalmadı.
Pislik benliğime işledi.
Demek istediğim çok şey var ama beynim artık sinirli olmayı kaldıramıyor.
Geberene kadar uyumak istiyorum.









5 Şubat 2015 Perşembe

Because you know, everyone likes (faked) twisted souls.

X-kit Guy fan sitesinin, Kuroko no Basket'in Ave Kuroko şeysinden sonra beni en yaran tumblr sitesi olduğunu kabullenmem gerek sanırım.
Url falan verirdim de bilmiyorum, kim uğraşacak? Meh.

Çoğu insan sorunlu olduğunu düşündüğü (sorunlu olan demiyorum dikkatinizi çekerim) insanlara sempati besliyor. İnsanlarda karşısındakilerin bir şeylerini düzeltme, yoluna koyma veya ne bileyim iyileştirme duygusu var. Sanırım o yüzden sorunlu insanları sevdiklerini zannediyorlar. Ya da tamamen iğrenç young adult romanlarının yan etkisi. Emin değilim.
Ama anladığım tek bir şey var, insanlar olarak sadece bebeklere evcil hayvan muamelesi yapmıyoruz. Birbirimize de evcil hayvan muamelesi yapıyoruz.
Ayrıca gerçekten sorunlu olan insanlarla kimse uğraşmıyor yemeyin beni. Ha, ben olsam ben de bulaşmam o ayrı mesele.

Bir gün ölümüm açlıktan olacak ve benim evdeki halimi hiç görmemiş insanlar şaşırıp kalacak. "Ne yani, o obez ruhlu mu açlıktan öldü?", "Yoksa 2 saat ağzına çöp doldurmayınca metabolizması mı çöktü?" diyecekler. Ama ben insanlardan ve günlük hayattan uzak kaldığım anda uyanmayı, yemek yemeyi, tuvalete gitmeyi, konuşmayı falan askıya alıyorum. Bir gün kusmuk rengi bir insanımsı bitkiyle karşı karşıya gelirseniz muhtemelen o benim mutasyona uğrayıp otlaşmış halimdir bir selam çakın.

Birinin gölgesinde büyümenin ne olduğunu hiç bir zaman anlamadım ama şu an gölgedeyim ve bok gibi bir duyguymuş.

Hayatımın sonuna kadar mızıklanmak istemiyorum.

Sanırım hayatımın sonuna kadar mızıklanıcam.

İçimdeki cehenneme çıra olma içgüdüsü gün geçtikçe büyüyor. Endişelenmeli miyim, evet.

Yaşamakta bir amaç bulamamayı ve görememeyi bambaşka bir boyuta taşıdım ve ilk kez cidden tıngırıma takmadan yuvarlanıyorum. İnsanlık tarihinde gelmiş geçmiş, psikolojikman kendi kendini tetikleyen en sefil durumdayım. İntihara meyilli insanlar bile benden daha çok duygu hissediyor.

Gebermemem için ağzıma hormon ilaçları dayanmasından o kadar bıktım ki artık ne diyeyim bilmiyorum. Gerçekten nefret ediyorum. Ölsem çırayım, ölmesem bir bok olduğu yok sadece şiddetli bir artış gösteren bir sıçış gösteriyorum. Ama aynı zamanda hastanelerde sürünmek de istemiyorum. Kanser olursam boku yerim ama muhtemelen de kanserden falan ölücem o yüzden gerçekten bilmiyorum.
Bu paragrafı Allah korusun diye noktalıycam. Her ağzımdan çıkan doğru olursa vay halime.

Artık soru cümlelerimin ardına soru işareti koymayı unutuyorum. Sorularım artık soru anlamı taşımıyor ya da ben cevapları o kadar umursamıyorum ki ağzımdan çıkanın soru olduğunu fark etmiyorum. Soru işareti koymam gerektiğini anlamam için tekrar tekrar okumam gerekiyor.

Özel hayat falan hep yalan. Gerçek olsa benimle ilgili bu kadar şey öğrenemezdiniz.

Ya nasıl diyeyim bilmiyorum ama bizim ailede biraz somatizasyon var. Ve annem ne zaman ortalıkta sürttüğümü görse homurdanıp sonra da senin yüzünden böyleyim midem ağrıyor diye bıkbık ediyor. Eskiden kızardım yok işte insan bloga geçip de anasına babasına söver mi diye, şu an hiç bir bok farkım yok onu da biliyorum ama... Cidden sıktı.

Sanki hayat çok ses çıkaran bir kara sinek ve ben de sıcaktan bunalmış bir şekilde elini sallayarak kara sineği kovalarken arada sineğin poposuna vurunca tiksinen o garip insanım.

Her an
Her dakika ömrümü boşa harcadığımın bilincinde(değilim aslında)yim.

Ömrümü sağlıklı bir şekilde harcamam için ne yapmam gerekiyor. Şu an yahoo answersdan baktım da tam olarak karşılığını bulamadım. Sanırım aramaya devam etmeliyim.
.
.
Buldum;

Artık insanları tipsiz ve idare eder yerine hepimiz insanız diye sınıflandırıyorum. Fark ettim ki güzel sanılan insanlar bile fena tipsiz. Kanıtlayabilirim. Elimde belgeler var.

Çok sıkıldım evet ama yeni bir yere alışmak istiyor muyum, hayır. Yeni yerler görmek istiyor muyum, hayır. Her zaman benliğimdeki narsistliğin bir kedimsi yanı olduğunu düşünmüştüm ama şu an bodoslama sokak kedisi tarzı bir hayat felsefem var. Olmadı poşet yerik, kanka.

Depresyonu çok yanlış tanımlayan insanlar var bence. Yani tamam trendinizdir, alın baş tacınız edin, romantikleştirin artık tıngırıma takmıyorum da bence depresyon yalnız kaldığında ergenliğinden hissettiğin boktan bir duygu değil. Hayat yüzüne sıçmış ve sen yüzünde bokla etrafta dolaşıp ağlamamaya çalışırken aynı zamanda da herhangi birini parçalamamaya çalışıyormuşsun gibi bir şey. Bir de vücut dengen anormal bozuluyor yani böyle tüm kirli kan beyninde birikiyormuş gibi hissediyorsun.
Ya da ben çok yanlış anladım ve hayatım derpesyonda geçiyor.
Sanmıyorum.
Bence depresyon çok ele ayağa düşürülmüş. Yani ben hiç oooo depresyona girdim bak işte diye ortalıkta dolanmadım en azından. Dolaşıyorsan da ne mutlu.

Önceden içtiğim sonra bıraktığım ve şimdi yeniden başlamam gereken bir ilacın prospektüsünde
 ciddi kişisel veya ailevi sonuçlarına rağmen güçlü kumar oynama isteği -anormal veya olağan dışı düşünceler
yazıyormuş. İlk içtiğimde öyle şeyler hissetmemiştim ama bakalım belki bir kaç haftaya beni evden kaçıp Las Vegas'ta sürünürken bulursunuz. (Uçak parasını da kumardan kazanırım herhalde.)

Çikolata tiksintim o kadar büyüdü ki çikolata reklamı gördüğümde öğürüyorum artık.

Ayaklarım uyuştu sanırım salak salak yahoo answers sayfalarında dolaşmaktansa kalkıp biraz dolaşıp uyumam gerek.