30 Mayıs 2013 Perşembe

VERSUS

Justin Bieber 19 yaşında. Dünya çapında bir hayran kitlesi var ve kliplerinde malca hareketler yapıp, havuzda kendisini kamerayla çekecek kadar ileri gidebiliyor.

Birdy 16 yaşında. Profesyonel olarak piyano çalıyor. Justin kadar abartılı bir ünü olmasa da beste yapabiliyor. Ayrıca Bon Iver'in bir şarkısını orjinalindan daha güzel yorumlayabiliyor.

Samwell 34 yaşında. Neden ünlü olduğu bilinmiyor. Gerçekten saçma şarkılar söylüyor.

Yukarıda verilen ünlülerin zeka yaşını hesaplayınız.

29 Mayıs 2013 Çarşamba

.

Anladığım kadarıyla bilgisayardayken blogger artık beni kesmiyor. Ya da direk yazı yazamamaya başladım.
Fanfikşınnoktanette de rezilliğim diz boyunu aştı. 2 haftadır insanların sadaka niyetine mal ve tek bölümü yayınlanmış hikayeme yaptıkları yorumlara cevap yazmadım.
Açıkçası 1 ay veya daha uzun süredir blogda insaniyet namına yapılmış olan yorumları da cevaplamıyorum. İçimden gelmiyor. Yaptığım şebeklikleri benim içim bile kaldırmıyor.
Her gün insanlardan deli gibi nefret ettiğinizin çevreniz tarafından hatırlatılması berbat bir şey.
Zaten 5 güne yakındır kafama bir şeyler takılıp duruyor. İnsanların davranışları acayip batıyor. AMA BİLİN BU KONUDA NE YAPTIM? İnsanların bana yaptığı boklukları başkalarına anlatmadım. Belki tırtlatmışımdır ama aşağılık olmama yolunda ilerliyorum.
Rüyalarımdan bile merhamet fışkırıyor ve rüyalarımda bile kuru sıkının uzi olduğuna kendimi inandırmak istiyorum. Çünkü uziler çok havalı.

Sırf blogun mazisi olsun ve taa 2011 de yazdığım yazıları sildiğim için kendimi ultra newbie hissetmeyeyim diye yazı yazmak utanç verici.

Hamlet çok komikti, beni kesmedi. Şeksipiri sevmiyorum.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Pablo Picasso

Çorabımdan ayakkabı yaptım.

Yarına bitirmem gereken konularını gram bilmediğim 19 test var.

Zaman harcamaya çalışıyorum.

Okul yüzünden hayattan bezdim.

Saat de 6 olmuş. Pıh :A

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Uyku

Şimdi uyumam bir kaç saat sonra da uyanmam lazım da, bir şeyler okuyorum salak salak.

Günlerdir uyuyamıyorum. Çareyi yastığıma abanıp sol tarafımda biraz mayalanıp sağ tarafıma dönerek ortam sıcaklığını düşürmekte buluyorum.

En kolayı sırt üstü diye hatırlıyordum ama nedense artık o da işe yaramıyor.

Uyku terörü diye bir şey varmış, (daha yeni öğrendim) herhalde bende olsa o hınçla yanlışlıkla kendimi öldürürdüm. Ağlaya, zırlaya ortalığa saldırmak çok kötü lan. Hem de uyurken ve uyanınca hiç bir şey hatırlamayıp sadece delice korkuyorsun.

Mesela karabasanı da çok merak ederdim bir aralar, geçende karabasan gördüm. (Umarım burada da 10 defa anlatmamışımdır.)

İlk olarak, evet, korkunç. Aslında tam olarak karabasan olduğundan bile emin değilim (annem uyurken nefes alamamak olduğunu söylüyordu, ya da onun gibi bir şey) ama okuduğum şeylere kalırsa karabasan olduğu sonucuna varabiliriz.

UYUMAK YERİNE ANLATILAN KARABASAN
- Bazıları karabasanın iblis gibi bir şey olduğunu söylüyor bazıları da sadece uyurken uyanıp uyanamamak olduğunu söylüyor.
+Bana gelirsek rüyamda insan gibisinden bir karaltı gördüm ve eliyle beni çağırıp, ona bakmamı sağlamaya çalışıyordu. Nedense onun cin gibi (değil direk öyle) bir şey olduğunu düşünüp "BAOKMIYCÖĞM!" diye bağırıp bunun bir rüya olduğunu falan söyledim. (Biraz lanet edip, biraz da anlamsızca bağırıp geriye kaçmış olabilirim, ha bir de ısrarla ona bakmamaya çalıştım.)
Tabi bunu bilinç altıma da bağlayabiliriz. Beni ciddi ciddi korkutabilen tek şey cinler vs. Ki o da bilinçaltımda kalmış bir şey. Gerçek hayatta korkmuyorum.
Sinir bozucu olacak ama bir paragraf daha ekliyorum. Uzun zamandır rüyalarımda ağzımın yüzümün çarpıldığı ve içime bir şeyler girip beni hareketsiz bıraktığı/sürüklediği rüyalar görüyorum.
- Herkes uyanınca(daha doğrusu gözlerini açınca) hiç hareket edemediğini, ses çıkaramadığını söylüyor. Ayrıca birinin ayak parmağını oynatmaya çalışınca daha çabuk geçtiğini söylediği bir şey okudum.
+ Bunu denedim. Ama o hareket etme süresi hem çok uzun, hem çok kısa olduğu için anlayamadım. Uyandığımda nerede olduğumu bile zor kavradım. Bağırıp, bağıramadım (zaten çığlık atamıyorum); hareket ettim, ama edemedim. İlk başta dönmeye çalıştım olmadı, ellerim oynamadı, o ayak parmak numarasını da denedim ama oynatıyormuş gibi hissetmeme rağmen hiç bir şey olmadı. Sadece nabzım 300 e dayandı ve o şekil gözümü kapattıkça geri gelmekten vazgeçti.

Sonuç; Hareket edebilmeye başladıktan sonra hemen olayı reddetmeye başlayınca nabzımı tutmasam o andan itibaren her şeyin rüya olduğunu sanacaktım. Ama değildi.

Rivayet; İşin mistik kısmı gerçekse (ki bilmiyorum) bu genelde sabah ezanından önce oluyormuş ve birinin dıdısı arkadaşına karabasan gelince odanın karardığını ve arkadaşının üzerine bir karartının çöreklendiğini görmüş. Karartıyı bilemem ama ben de sabah ezanından biraz önce höykürmüşüm. Muhtemelen hala rüyadayken höykürdüm. Anam dedi.

Sonucun Sonucu; Bu kadar komik bir şeyden bile bir insan nedensizce bu kadar korkabiliyorsa, uyku terörünün ne kadar kötü olduğunu tahmin bile edemem.

BİR 'URBAN LEGENDS WITH NINJA' BÖLÜMÜNÜN DAHA SONUNA GELDİK. BİR DAHAKİ SEFERE GÖRÜŞMEK ÜZERE.

NOT: Benim karabasanın ne şapkası ne paltosu vardı, bildiğin çöpten adamdı lan. D: Bir de caponlar karabasanda öcülü korkunçlu beyazlı bi kadının abandığına inanıyomuş. Almanlarda da alp'miş bu ve bizim elf'lerin atası oluyorlarmış.

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Rezil no Purensu-sama KYAAAHHH

Sanal ortamdaki rezilliklerimin haddi hesabı yok. Öyle mal bir profil çiziyorum ki insanlar beni tuz bağımlısı sümüklü böcek falan sanıyor herhalde.
İşin kötüsü, gerçek hayatta da çok rezil bir insanım. Zamanımı bir yerlerden düşüp yuvarlanarak, bir yerlere tırmanarak ve insanlarla sarcasm yarıştırarak geçiriyorum. Artık rezilliklerimden ve onların bana yedirdiği laflardan dolayı egomda öyle bir karşı tepki oluştu ki yaşama amacım insanları iğnelemeye dönüştü.
Ama işte o gerçek hayatta. Sanal ortamda hala malım, hala gerzeğim. Bu da çok üzücü.

3 Mayıs 2013 Cuma

Tam Zamanlı Parazit

Öncelikle, başlayacağım konudan başlamamayı planlıyordum ama şu an vazgeçtim.

Buz ve Ateşin Şarkısı yüzünden kitap okumaktan sıkıldım. Artık kitaplar damağımda uyduruk Rick Riordan uzatmalı serilerinin tadını veriyor.
Ve heralde inspiration dedikleri şey bu. Adamın ilginç bi numarasını görmedim ilk kitaptan beri. Her şeyde bir gerçek dünyadan kültür çorlaması söz konusu. MIH, SIKILDIM ARTIH BEN. YAŞLANDIM BEYLE ŞEYLER İÇÜN.

1 haftalığına yazılılardan kurtuldum ama vermem gereken proje/performans/ya da her ne haltsa ödevim için çözmem gereken en az 80 test var. Ve ben... Yok. Sanmıyorum.

Okulda gün yaptık bugün. Daha doğrusu onlar yaptı, ben araya kayıp, her şeyi mideye indirdim.
Sonra da çay içmek için kantine indik. Çay içerken sohbet+tv çiftiyle işi götürdük. Sanıyorum ki bu gidişatla ideal bir altın günü teyzesine dönüşebilirim.
Televizyonda bir müzik kanalı açıktı ve ben hayatımda ilk kez bir castin biber klibini kantinde izlemiş biri olaraktan, shewolf'u da ilk kez kantinde izledim. İyi, güzel, hoş da abi o insanlar kurdu yemek için mi kovalıyor, yoksa kız bi kurtkız olduğu için mi kovalıyor, yoksa kız cadı mı anlamadım. Bence cadıydı ama neyse.
Sonra florida'nın (flo rida da olabilir tam bilmiyorum) geçen yıl McDonaltsta hayatımı zindan eden, cart bir sesin "OH NOOOEEE" diye çığırdığı ve bana gayet apaçi stili kopmalık gelen şarkı meğer hüzünlü bir konuyu ele alıyormuş. (Çünkü klipte adam ağlayıp göz yaşında yüzüyordu.)
Klibin şarkıyla uyumuna anlam veremeyip bari sözleri dinleyeyim dedim ama ortam müsait olmayınca ben sözleri şöyle yorumladım;
Oh no
The party on midnight
Cries a river
I said it, let it go
Buradan yola çıkarak zeka seviyemle ilgili istediğiniz yorumu yapabilirsiniz.

Bilgisayarı açmaya çok üşeniyorum. Hava da kararınca şu an hiç içimden gelmedi.

Bugün yeni bir karakter uydurdum ama Adventure Time'daki Flame(di herhal) Princess'e benzedi. Öyle olunca da bu benim içimde ukte kaldı.

Fanfikşınnoktanet'e üye oldum falan ama şu an boşta olmama rağmen hiç içimden gelmiyor bir şeyler yazmak. Yazacak bir şeyim yok, onu geçtim hiç bir hikayemi bir one shota heba etmek istemiyorum.
Çok sinir bozucu bir durum kısacası.

Şu sıralar Man in the Box(Man in Box da olabilir), What the Hell Have I, Rooster, Bleed the Freak ve Love Hate Love dinliyorum. Hayla bir AiC keşif aşamasındayım. Love Hate Love ve Bleed the Freak'te bazı kısımlar çok boktan ama neyse.
Bu arada sevmediğim insanlara dinlediğim şarkıların ismini vermiyorum anladığım kadarıyla. Ya da daha çok şarkıyı dinledikten sonra yanına gelip sanki şarkıyı kendi sıçtığı 100 yıllık bokmuş gibi sahiplenen insanlara sevdiğim şarkıların adlarını vermiyorum.

Sınıfımızda bir Queen furyası var. Slash'i tanımayan adamlar "ayh ganz yha :)" diyor.

Tamam. Sakinim. Bok atma yok. Dedikodu yok.

Saat sekiz olmuş ve artık sıkıldım. Bir ara yeniden yazarum.
ÇÖÖÖAĞĞĞZ :)))
(Sanırım itfaiye arabası geçti, şimdi de ambulans geçiyor. Allahallah...?)

NOT: Buradan ilerigerizekama bir selam çakıyorum. Şarkının sözleri;
"I know
Caught in the middle
Cried just a little
When I think of letting go
Oh no
Gave up on the riddle
I cry just a little
When I think of letting go " imiş.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Başlık bulamıyorum

Bünyemde ders çalışma karşıtı bir mekanizma barındırıyorum.

Geçen sefer nefret ettiğim Kore dizilerine ve Gece Evi serisine birden bire ilgi duymaya başlamıştım.

Şimdi de Doktor Who izlemek istiyorum ve kızıllara olan nefretim sempatiye dönüşmek üzere.
Hala ders çalışmaya da başlamadım.

Bir bilir kişi arıyorum.

Ayrıca resim konusunda tarzımın gelecekte nasıl olacağına karar veremedim.
Bu konuda da yardım edebilirsiniz.

Annem 3 saatliğine dışarı çıkmıştı, döndü ve ben hala sıfırım. Okuldan verdikleri kitabı bile okuyup bitirdim. Şimdi esrar çekmeli miyim çekmemeli miyim diye düşünüyorum.

Bir insanın resimleri ne kadar ayrıntılıysa o kadar zekidir gibisinden bir şey var. (Uzun uzun anlatamıycam.) El çizimim her zaman iyiydi ve bunu ayrıntıdan sayıyorlar, ama resimdeki detaylara gelince çok rezil ve üşengecim. Buradan yola çıkarak da zekamın yüzeysel, kerizliğimin içsel olduğu sonucuna varıyorum.

Altın külçesi biçiminde bir çekçekli mendilim var. (ve gerçekten malca, beleş olmasa camdan atarım.)

Günde 1342795 defa kişilik değiştiriyorum. Bu iyi değil.

Okumak(almak) istediğim çok kitap var ve param da var ama eve zulaladığım kitaplar en iyimser tahminle bacak boyuma yetiştiği için (bacaklarım uzun falan değil, ama boyum da kısa değil; sonuç olarak bu kötü bir durum) alamıyorum.

İtiraf ediyorum, annem okuduğum bir kitabı elimden alıp, biraz karıştırıp, çöpe attı. Ve ben ona para vermiştim.

Tekrar itiraf ediyorum, alacakaranlığın son 3 kitabını okudum. Çünkü o zamanlar evde okuyacak bir şey bulamıyordum.
Ve cidden, Jennifer L. Armentrout'tan bile beter yazıyorsun Stephanie Meyer.

6. sınıftayken Stephanie Meyer'ın adını o kadar çok duymuştum ki, arada Stephen King'den onu ayırabilmek için bir kaç saniye düşünmem gerekiyordu.

Ne diyorduk... Ders.

Kumralların yanındayken kendimi onlardan daha sarı kafalı olduğuma ikna edemiyorum. Hele hele turuncumsu kumrallar bana gerçekten sarışınlarmış gibi geliyor.

Bu arada kumral olmadığım kanıtlandı. Garip bir his.

Biraz daha saç rengi muhabbeti yaparsak, bence benim saçlarım yeşilimsi. Ama insanlar inanmazlar diye bunu çok söylemiyorum.

Yan karakterlerimin karakterlerini tam olarak ben bile bilmiyorum.

Odadaki çift taraflı küçük aynayı modern bir sanat eserine dönüştürdüm. Artık tek taraflı ve açhk bir metal çemberin içinde saçma bir dengeyle duruyor.

Yıllardır yüzümü yoluyorum, ve yıllardır iz kalmıyor ama sanırım bu sefer fazla abarttım.

Uzun süre sıkılınca belirli periyotlarda panik atak geçiriyorum.
Yapıcak bir şeyler arayıp bulamıyorum.
Sonra bloga saldırıyorum.
FALAAAN FİLAAAN.

Dün okulda mohmohmoh diye gülmeye çalıştım ama beceremeyip kendi halime güldüm.

Beceriksiz elleri sevmem.

Bahçedeki bebeleri kurşuna dizmek istiyorum.

Erkeklerde yeşilimsi ela göz midemi bulandırıyor. Sanki birisi göz bebeğine kusmuş da o kusmuk irislere bulaşmış gibi.

Sevmediğim insanlara dokunduğumda elim kirlenmiş gibi hissediyorum ve silme ihtiyacı duyuyorum. Silecek yer yoksa da elimi oraya buraya sürtüyorum.

Erteleme huyum telefonun alarm erteleme sisteminden bile daha gelişmiş.

Çok alakasız ve boş şeyler yazıyorum, biliyorum ama dikkatimi dağıtmaya çalışıyorum. Çünkü çıldırmak üzereyim.