23 Eylül 2016 Cuma

????

Hala neden ısrarla blog yazdığımı anladığım gün sanırım insanlığın doğasını çözmeye bir adım daha yaklaşmış olacağım. Çünkü ne yeni bir şey söylüyorum, ne de beynimi kullanıyorum artık yazarken.

Hala kitap okuyamıyorum, kitap okumak bana haram oldu. Doğru kitabı mı bulamıyorum yoksa her şeyin özündeki bayağılık ve tekdüzelik artık içimi mi bunaltıyor anlayamadım. Geçen yıl topu topu 5 kitap okudum, 3 kitabı yarım bıraktım; ondan önceki yıldansa hala 2-3 kitap onları okumaya devam etmemi bekliyor. (Hatta 2014 mirası kitaplardan birini kaybetmiş olabilirim.)

Okulun ilk haftası, hatta ilk günü okul yolunda köpeklerin saldırısına uğradım. 3 adet köpek üzerime çullandı, biri bacağımı kemirdi diğerleri de arkadaşlarına destek verip vermeme konusunda biraz kararsız kalıp tepki veremedi. Şu blogdan geçmiş 4-5 yıl içinde edinebileceğiniz tek bir yararlı bilgi varsa bilin ki onu şu an duyuruyorum: Hayvanlar size sebepsizce saldırırsa tepki vermeyin, hareket etmeyin. Korktukları için saldırıyorlardır, çırpınıp karşılık vermeniz hatta kaçmanız hastanelik olmanızla sonuçlanabilir. (Köpeğin kemirdiği bacağım morardı ve evde dakikada bir bacağımı açıp 'Savaş yarama bakın!' diye bağırıyorum.)
Ben bu olayı kısaca geçen yıl köpek saldırısına uğrayıp ölümden dönen arkadaşımın Ankara'yı kazanmasına yoruyorum. Saltanatını bana devretti, yeni köpek kurbanı benim. (Kızın köpek saldırısı hikayesini anlatırken her seferinde gülmekten ağlamaya başlıyorum. (Diyorum ki çok güldüm götümde patladı işte.))

İlk hafta bir çok vukuat atlattım ama şu an hatırlayamıyorum. Sürekli bir şeyler geliyor başıma. Hayatımın bir yanı şans okyanusunda balinalık yaparken diğer yanı araba radyatörüne çarpıp orada ölen bir güvercin kadar bahtsız. (O güvercini de zaten 2 ay sonra fark etmiştik, hayvan o kadar bahtsızdı.)

Üniversite nasıl? Eeeehhhh, hazırlıktan daha iyi sanırım. Zorla sokulup tıkıştırıldığınız SICAK (daha çok VICIK) bir sınıf ortamı yok. Eğer hayatımı hayal ettiğim düzende sürdürebilirsem çok bir sorun yaşayacağımı ya da dellenip millete kafa atacağımı sanmıyorum. Ama aynı düzende devam edebilir miyim ondan da emin değilim. Ders programı yüzünden çektiğim rezillikleri geride bırakırsak zaten sorumlu olduğum çok ders yok, neredeyse boş olan günlerim var, kalabileceğim bir ev var. Yurttan daha ilk yıl tereyağından kıl çeker gibi kurtulduğum için gerçekten ballı olduğumu düşünüyorum. (O şans denizindeki balina buraya gönderme yapıyor.)

Annemler notlarını yüksek tutarsan istediğin okula geçersin diyorlar ama ben biraz 'eeeeaaaahh'layarak karşılık veriyorum onlara. (Zaten sadece laf olsun diye dediklerini de biliyorum.) Eski arkadaşlarım sağolsun ODTÜ ortamının bana göre olmadığını aşağı yukarı biliyorum(becerip yatay geçiş yapabileceğimden değil zaten onlar beni almazlar aga), ODTÜ'yü bırak 15 yaş üzeri ve 90 yaş altı hiç bir ortam bana göre değil.
Mezun olunca ASELSAN'a, ROKETSAN'a, TAI'ye falan girsem diye düşünüyorum. Sonra bok girersin diyorum. (Zaten annem gidip bu çocuk şuraya şuraya girmesin allam nolur diye dua eder adım gibi biliyorum ben malımı.)

Keşke köpek eğitmeni olabilsem.
Çünkü benden bir bok olmayacağını kabul etmeyecek, algılayamayacak tek varlık ancak bir köpek olabilir.

15 Eylül 2016 Perşembe

Willkommen in der Overlok Makinesi

Kendimi rezil etmek üzerine içten yanmalı bir düzeneğim var, işleyişini az çok algılasam da amacını bir türlü idrak edemiyorum.

Kendimi zorlayarak bazı arkadaşlıklar yürütüyorum. Geçmişimde bana kamyon gibi çarpan weeaboo arkadaşlığından, o tomodachi ruhundan hala kurtulabilmiş değilim. En çok zevk aldığım arkadaşlık türü ortalıkta gezip tozup yiyip içtiğim arkadaşlık türleri (kötü gün dostu aramıyorum kısacası) olmasına karşın gökten zembille kafama weeaboo iniyor, aman yarabbim!

Eskiden derin konuşmalarımın bir yönü yolu yordamı vardı. Şu sıralar ya aptallaştım ya aynı şeyleri sayıp durmaktan kafam yalama yaptı ya da kültür karmaşasını içselleştirdim. (Doğru cevap c seçeneği.)

Tumblr'ı bıraktığımdan beri adeta akciğer kanserinden kurtulmuş ve sonunda ciğerlerime temiz hava çekebilmiş gibi hissediyorum. (Artık ciddi ciddi o blogu artblog yaptım. Resim çizme aralığım da düşünülürse kısacası tumblr blogum ölü şu an.)

Tembelim.

Gün be gün melek muamelesi yaptığım kendimin aslında ne büyük bir kaka ne büyük bir öğk olduğunu farkediyorum.

Nefret ve lanet ederken sınıflandırma yapmaktan hoşlanmıyorum. İnsanları ve insanlığı tümüyle kabullenerek nefret etmeyi, asla ayrımcılık yapmamayı ve tüm kalbimizle küfretmeyi artık literatüre geçirmeyi öneriyorum.
Erkekti, kadındı, katildi, sapıktı diye ayırmak her şeyden öte karmaşaya ve tutarsızlıklara sebep oluyor.
Nefret her şeyi kapsayabilir ve kucaklayabilir!

NEFRETİ YAYALIM

8 Eylül 2016 Perşembe

Bi bok yok işte

Bana yapılan haksızlıkların benim suçum sayıldığı bir hayatı yaşamaktan sıkıldım.
Bu mantığı kuranları tebrik ediyorum, evet hep ben suçluyum: Sizin hayatınızı da kendi hayatımı da ben bok ediyorum. Elimde olmayan şeyleri bilerek ben yapıyorum. Aman asla tartışmada haksız çıkmayın, haksız çıkarsanız siz ölebilirsiniz ama ben ölmem!

Şu günlere şahit olacağıma, böyle bok gibi biri olacağıma keşke erken yaşta ölüp gitseydim.
Olduğum insana bakınca içim bulanıyor, tiksiniyorum, kendimi kalıplaşmış stereotiplere benzetip sonradan benim hayatımın baştan sıçık olduğunu ve herhangi bir stereotipe koymama gerek kalmadığını, medyada o kadar kötümser bir şey bulamayacağımı farkediyorum.

Gerçekten keşke erkenden ölseydim, bu kadar iğrenç şeylere tanık olmak zorunda kalmaz, bu kadar aptal ve mide bulandırıcı çarpışık insanlarla tanışmazdım.

Yakındıkça başına daha kötüsü gelir ya, artık başıma neler gelir bilemiyorum; savaş mı çıkar evden mi atılırım yoksa evden mi kaçarım bir bok bilmiyorum. Muhtemelen buna da layığımdır!

Çaresizliğin kaçıncı evresindeyim bilmiyorum ama kendimi ifade edebildiğim tek duygu öfke.
Sinirden kudurmazsam, bağırarak konuşmazsam, duvarlara vurmazsam kimse beni dinlemiyor. Aferin, ne kadar güzel eğitmişsiniz beni. Değerimi ancak şiddetle elde edebiliyorum, kimsenin kıçına takması gereken saygı duyması gereken bir insan değilim. Hatta insanlığım bile tartışılır.

Bok bile toprakta çözünüp bir şeye yarıyor, ben onu yapmayı bırak toprağa karışmak için ölmeyi bile beceremiyorum.
Öleyim de kurtulun ne olursunuz, en azından değerim artar.

Ama cnm svdiklerni düşşŞhünn!!!!111
Bıktım şunu duymaktan da, herkes o hormonu hissettiğine kendini inandırabilecek kadar aptal değil kusura bakmayın. Olmuyor yani.