11 Aralık 2020 Cuma

kova çekmekten ciğerim soldu

İyi akşamlar.

Hoca ders açana kadar burada takılacağım sanırım çünkü canıma susadım ve dün hiç yoktan var olan saat 9daki sınavım için gerçekten çalışmak istemiyorum. (Umarım göte girmez ne diyeyim.)

Sürekli miiiiiihhhhhh artık dayanacak gücüm kalmadı miiiiiiiiiiiiiiiiiiiihhhhhhhhhhh bıktım diye geziyorum çünkü gerçekten de bıktım artık şu okuldan. Boş yere okuduğum gerçeğini çok erken sindirdiğim için asla ayak da uyduramadım zaten, ne zaman bir şeylere ayak uyduracak gibi olsam da hayatımdaki diğer şeyler kötü gitti ve ben buraya patladım. Onu geçtim elini kolunu sallayarak okuyabileceğim bir bölüm de değil. En kolay haliyle bile (yani diyelim ki online ders en kolay hali) bir dönemde kafanıza 5-6 proje atıyorlar.

Bilgisayar ekranı çok aydınlık başım ağrıdı.

24 yaşına girdim???? ve hala ölemedim? Bu böyle nereye kadar gidecek bilmiyorum ama 30'u görürsem boku harbili yiyeceğim gibi bir his var içimde. Bu dünyada benlik bir şey yok gerçekten, istemediğim şeyler uğruna yorulmaktan bile yoruldum. Eskiden ölürsem cesedimi yıkarlar diye huylanıyordum ama onu da aştım sanırım.

Etrafımdaki herkesin mal olduğunu bilsem de bu salakmışım hissini hala üzerimden atamıyorum. 

Bloggerın gece modu yok mu bu arada? Gerçekten kör olmak üzereyim.

Bahsedecek bir şey bulamıyorum çünkü dertlerim hakkında yakınmak bana hiç bir fayda sağlamıyor. Üzerine işler daha kötüye gitmeye başladığında da sanki bunları anlatıp yakındığım için oluyor gibi hissediyorum. (Bu yazıda çok şey hissettim sanırım ama akıl sağlığım tatile çıktığı için hayatım gizli totemler silsilesine dönüştü sadece dalgalarda savrulup ok şunu şöyle yaparsam böyle olmaz diye geziyorum.)

YO-RUL-DUM.

Emek vermekten deli gibi kaçındığım için sürekli emeklerimin karşılığını almıyormuş gibi hissediyorum. Başardığım şeyleri küçük görmekten, benim yaptığımı herkes yapar yapamıyorsa da maldır demekten gerçekten artık bir akıl sağlığım kalmadı. Her gün yürüyüşe veya koşuya çıkıp en azından biraz da olsa içimdeki gereksiz enerjiyi atmaya çalışıyorum ama okuldan o kadar tiksiniyorum ki eve döndüğümde masa başına oturmaktansa ağır fiziksel bir iş yapıp sürünmek daha cazip geliyor. 

Ne kadar ben merkezci ve bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın felsefesinde olduğumu karşıma kötü olaylar çıktıkça tekrar tekrar farkediyorum. Kendi başıma gelen en küçük şey içinse ortalığı yıkıyorum.

İnsan olmanın hala utanılacak bir şey olduğunu düşünüyorum ve kendimi kabullenemiyorum. Bir şeylere tepki vermek soğuk kanlılığını kaybetmek bana kendimi rezil ediyormuşum hissi veriyor sadece. İnsanların birbirlerine sırt dayamasını kendime asla yediremiyorum ve bu durum aptalca geliyor. 

Ayrıca çok güzel boş yapıyorum.

Hoca hala dersi açmadı ve benim bu dersten sonra 9da sınavım var................................... 20 dk olmuş 20.

29 Kasım 2020 Pazar

:P

 Hayatta daha büyük dertler de varmış bunu söylemeye geldim.

Hah, bir de yoruldum artık.

13 Temmuz 2020 Pazartesi

0 efor felsefeli kontrol bağımlısı bünyeme efor bazlı insan kontrolü dışındaki hayat şoku

SA AS kardeşlerim.
Anlık okulun paket seçimi sunumunu izliyorum o yüzden beynim fazla çalışmıyor. Gerçi niye sebep veriyorum bilmiyorum, sonuçta genelde de pek çalışmıyor. 
Günlerdir eve kapanıp oyun oynuyorum, 1000 yıldır oynamak istediğim bir oyunu yıllar yıllar sonra oynamaya bayağı alışkınım (genelde 7 yıl sonra indirime falan girince alıyorum çünkü asdşfj) ama sonunda lightning'in olduğu bir oyun oynamak mutlu etti garip bir şekilde???? 
Neyse eve  kapanma kısmına geri döneyim çünkü sonuç olarak buraya yakınmaya gelmişim.
Çıldırdığımdan beri yürüyüşe çıkıyordum (çıldırmadan önce 2 ay falan evden çıkmamıştım ve ailem evinden nefret eden bir jock olduğumu fark edip bu yüzden beni köpek gibi yürüyüşe çıkarmaya başlamıştı) ama son zamanlarda aynı yolu yürümekten mi yoksa bu yürüyüşlerde ailemle zaman geçirmek zorunda olduğumdan mı bilemediğim bir şekilde yürüyüşe çıkma konusunda iyice bir nefret bastı bünyeme. (Türkçem çöküyor bunun farkındayım ama dediğim gibi beynimi 2ye bölüp 2 işi birlikte yapamıyorum) Zaten genel olarak yürümek beni rahatlatmıyor, gereksiz enerjimi atamıyorum??? 
tmm ben tivit moduna geçiçem sanırım çünkü cidden beynim çalışmıyo cümle kuramıyorumal sdfjkasf
her neyse sonuç olarak yürümek içimdeki kaçma&sürekli intihar etme duygusunu almıyor
fiziksel olarak aşırı yorulmam gerekiyor genelde bu hislerin biraz da olsa geçmesi için ama bir yandan aynı boktan yolu ve yolun üzerindeki her taşı her ağacı ezberlediğimden daralmamdan mı desem yoksa ne zaman o yolda yürüsem ben şebeklik yapıp anamı babamı eğlendirmezsem terslendiğimden mi desem bilemiyorum ama artık daral geldi
sonuç olarak o yüzden yürümüyorum ama içimdeki bu enerjiyi yürüyerek 3 gram bile atamadığımdan olsa gerek daha bir daralıyorum
artık sanırım bıraktığım antidepresanların yoksunluk şeyleri geçti (baş ağrısı beyin kuruluğu dışında pek bi bok da hissetmedim açıkçası) ama zaten hoşlanmadığım bir hayatta zaten hoşlanmadığım bir yolda zorla ilerlerken, tam her şeyi kontrol altına alıyorum derken her şeyin bok yoluna gidip ailemle yaşamaya geri dönmem biraz suratıma inek sıçmış gibi hissettiriyor. 
ilk başta konyaya gelince en azından *blamdan kurtuldum diye çok sorun etmiyordum (bir de bendeki jeton köşeli her şey geç düşüyor) ama şu an buradan da kaçmak istiyorum çünkü teknik olarak yaşam alanlarım ablamdan temizlendi. Ancak sorun şu ki; evin içine sıçıp gittiği için arkasından ev temizlemem lazım ama ben yokken o evde neler yaptığını da bilmediğim için o bile bende sinir krizlerine sebep oluyor.
sadece şu kız hayatımdan tamamen çıksın istiyorum.

bir diğer sorun; işe başlamak istemediğim için yüksek lisansa falan başlamam lazım ama sorun şu ki artık ben gerçekten gerizekalı gibi hissediyorum. Bu bölümden NEFRET ediyorum (evet büyük harfle), ailemin bir başka bölüm okumama göz yumacağını da düşünmüyorum, her ne kadar ben her delirdiğimde "ay cnm para önemli değil sen onu boşver biz senin arkandayız :)))))" deseler de 2 saat sonra gelip benden ne zaman kurtulacaklarını ne zaman mezun olacağımı sanki gerizekalıymışım dersleri canhıraş çalışıp salak olduğum için geçemiyormuşum gibi "ne zaman bitireceksin okulu sınıfta mı kaldın yine" demeleri *blam denecek andavalın sürekli gelip sanki bunların kendi adlarına 3 gram paraları yokmuş gibi "senin yüzünden bu kadar para veriyorlar vs" diye karşıma geçip benimle dalga geçip sonra da başkalarının adına guilt trip atması... (özel okulda falan da okumuyorum ha kendi istekleriyle ablamla bana tuttukları evden çıkartmıyorlar bana sorsanız son bir yılı teyzemle yaşayarak da geçirebilirim ama bu insanlarla o opsiyon bile masaya koyulmuyor ne yazıkki, anormaller çünkü.) bilemiyorum. Çok mu umrunda bu insanların ekonomik durumu deseniz, hayır. Umrumda da değil. Ama karşındakinden hiç bir şey istememe olayı artık o kadar iliğime kadar işlemiş ki bu olay üzerime yük gibi biniyor. Ömrüm boyunca minimumun bile dibini sıyırdığım için şimdi borca giriyor gibi hissediyorum (benim borç fobim var bunlar sağolsun). 

offfffffffffffffffffffff
bilmiyorum
daralıyorum sadece.

Çocukluğuma inip mal mal analiz yapma işini biraz bırakma kararı almıştım geçenlerde, boş yere kendi yaramı deştiğimle kalıyorum çünkü, bana ne olduğunu neler yaşatıldığı kimsenin umrunda değil sonuçta. 

neyse ben yine konu atlamışım ama şey sonuç olarak yeni bir üniversite okuyamıyorum; çünkü ailem benimle uğraşmak ve daha fazla ben başka şehirde yaşarken bana para yedirmek istemiyor. Her ne kadar "eööö arkadaşımın kızı amerikada okuyo ebenin donu avrupada kuzenin almanyada öbür kuzenin erasmusta" diye gezseler de konu bana gelince "ne bok işin var sanki yurt dışında" moduna girdikleri için (teşekkürler) götümü yarıp yurt dışına bursla bile çıkamam muhtemelen çünkü ARKAMDA KİMSE YOK. Nevrotik olduğum ve her zaman istemediğim şeyler yapmaya zorlandığım için her yerden kendi "keyfime göre" fırtıp geldiğimi söylyorlar ve bana sürekli hiç bir işin sonunu göremeyen, beyni olmayan bi salakmışım gibi davranıyorlar.
onun dışında yurt dışında burs işi de genel olarak yurt işi yurt dışı farketmeden benim yüksek lisans yapmama bakıyor ve açık konuşucam ben bu işi yapmak istemiyorum. İlgimi çekmiyor. Okulumdan nefret ediyorum ve bir şey öğrendiğime de inanmıyorum. Yeterli olduğumu düşünmüyorum. Zaten hayatta ele gelir bir şeyler yapabileceğime dair gram öz güvenim kalmadı. 

neyse daha fazla yazmak istemiyorum.
hala sunum devam ediyor hayrına bakıyım bari

26 Haziran 2020 Cuma

Verdiğim Kararların Hayata Geç Yansıyan Etkileri

Artık buraya biraz dönme kararı almıştım çünkü 
1. zaten neredeyse kimse okumuyor
2. fikirlerim saçma olsa da kelimeye dökünce birazcık kafam rahatlıyor 
3. yalan söylemekten sıkıldım artık

Yaşadığım kültür karmaşası geçer sanmıştım ama geçmiyormuş. Ben vs dünya kafa yapısından artık ne zaman çıkacağım bilmiyorum ama bu iş iyice sinir bozucu bir hal almaya başladı.

Pişmanlık duyamama işi beni çok yoruyor. Ya da ders alamama mı demeliyim bilmiyorum. İkisi arasındaki farkı anlamak için şu an beynimin biraz çalışıyor olması gerek ama ne yazıkki beynim anlık bommmmboşşşş.

İşsizlikten ilaç reviewi yapma kararı aldım. Aklıma başka bir şey gelmiyor.

Concerta (ADHD ilacı) - 4/10
Ellerimin ve ayaklarımın terlemekten buz kesmesi dışında pek bir etkisi olmadı. 4 saat çalışmamı sağladı ama normal insanlar o ilacı almadan 5-6 saat falan çalışabiliyor o yüzden yorum yapamıyorum. Sanırım bunu da biraz düzenli kullanmak gerekiyor ama yan etkileri biraz çıldırttı beni.
Lyrica(bunu bilmeseniz daha iyi çok ağır bişey) - 9/10
Insomniaya 10/10 çözüm, tek atıyor insana. Üzerinizden kamyon geçmiş gibi uyuyorsunuz. Kalkınca biraz dengeniz bozulabiliyor ama başka türlü uyuma şansınız yoksa gerçekten mucizevi bir ilaç. Kötü yanları bağımlılık yapıyor sanırım(?) ve gerçekten çok ağır bir şey kronik ağrıda falan veriyorlar normalde.
Xanax(antidepresan ama uyutmalık) - 6/10
İşini aşağı yukarı yapıyor, yani günde 10 dk uyuyamazken 4-6 saatlik minimum uykunuzu alabiliyorsunuz ama o kadar. Babam bunu alınca 7-8 saat yoksun diyordu ama valla öyle bir durumu yok ne yazık ki. Yine bağımlılık yaptığını söylüyorlar, ben zaten 1 haftadan uzun süre kullanmadım ama değmez gibi bilemiyorum.
Citoles(antidepresan) - 5/10
Kullanalı çok oldu o yüzden hatırlamıyorum ama beynimi kavuran bir sinirim olduğunu ve onu yatıştırdığını hatırlıyorum. Erken bıraktığım için bir bok anlamadım. Bırakınca yoksunluk sendromu şeysini biraz çektiğimi hatırlıyorum ama çok çok kötü değildi.
Prozac(antidepresan, ama bokum gibi) - 0/10
Neredeyse içtiğim her gün hüngür hüngür ağladığım, normalde demir gibi olan midemin ağzına sıçan efsane ilaç. 3 hafta adam akıllı yemek yiyemediğim için 4 kilo verip hayattan soğudum. Hiç bir şekilde mod geçişlerimi dindirme alameti göstermedi tersine midemin ve duygu durumumun ağzına sıçtı. Tüm farmatik sektörünü karşıma alacak olsam da işe yaramadığını düşünüyorum şalskdfjasdf
Lustral(yine antidepresan) - 3/10
Tüm gün esnemem ve bok gibi uyumaya devam etmem dışında hiç bir etkisi olduğuna inanmıyorum. Hala depresyondayım. Ama yemek yiyebiliyorum. Artık yeşil reçete kotamı doldurduğum için tablet bittiği an bu ilaçtan da kaytarma planları yapıyorum. 

Genel sonuç;
İlaçlar sorunlarınızı çözmüyor. (Lyrica hariç ama o da uyuşturarak çözüyor yani) Ve muhtemelen otistik falanım çünkü davranışlarıma başka bir açıklama bulamıyorum. 

Gerizekalı kuzenim bugün bana yine mesaj attı, normalde 6 ayda bir taciz ediyordu ama bu sefer daha hızlı davranmak istemiş sanırım. Kesip atmak istediğiniz ama "aile" olduğunuz için yakanızı bırakmayan insanlar gerçekten çok sinir bozucu. 

Baya manasız bir yazı ama gerçekten son 3 gündür bir Çin draması izliyorum artık kafamda tek bir beyin hücresi bile kalmadı. Yıldım.

Kitap okumaya devam etmek istiyordum ama o bile içimden gelmiyor. Resim çizemiyorum, bir şeyler izlemek bile beni çok yoruyor, oturduğum yerde çürüyüp toprağa karışmak istiyorum.

10 Haziran 2020 Çarşamba

Keşbiş olsun bana

Aylardır ödev yapıyorum.
Hayattan soğudum.

Sanırım bloggerın post yazma şeysi değişmiş ayıptır söylemesi biraz bok gibi olmuş.

Yıllardır anksiyetem yok höhöhöhö diye dolaşıyorum ama stres altında gayet anksiyetem oluyormuş, ömür boyu sosyal anksiyetesi olan insanlarla muhatap ola ola anksiyete anlayışım sosyal anksiyeteye indirgenmişti. Zaten anasını satıyım benim kadar sinirli bir insan olup da stres altında anksiyetenizin olmaması imkansız gibi bir şey. Normal şartlar altında bir bok yok tabi ama bilmiyorum 2 yıldır falan stres beni salmıyor, ot bok başıma bela oluyor. O yüzden de arada çıldırıyorum, uyku yalan oluyor faso fiso yani.

Geçen yıl kafayı yedim zannediyordum bu yüzden psikiyatriste gitmiştim(sonunda) ve ADHD teşhisi yemiştim(Dikkat eksikliğim yokmuş ama??? çok impulsifmişim??? Keriz gibi 120 lira alıp keko bi teste soktular.) ve sanırım bunu sonunda kabulleniyorum. Boş yere ilkokul ve ortaokul hayatımızı derste ayakta dolaşarak geçirmedik herhalde. Şeker yiyince 5 yaşındaki çocuk gibi ortalığa saldırmamın sebebi de belli olmuş oldu. 

Neyse dediğim gibi geçen yıl kafayı yedim zannediyordum ama şu sıralar harbiden kafayı yiyorum. Panik atak falan çok anladığım şeyler değil çünkü ölüyorum sansam oh diyip geri yatarım şu şartlar altında (hayattan gram zevk almıyorum XD) onu geçtim varoluşum ciddi bir sancı yapıyor ruhum üzerinde. Ve artık sinir krizleri ve bilimum akrabaları ebemi sikmeye başladı elimde kolumda his kalmıyor nasıl bir duygusal buhran geçiriyosam amk sanki derdim tasam var. (Var da işte, bana var, bilmiyorum. Normal insanların üzüleceği hayal kırıklığına uğrayacağı depresyona gireceği şeyler bana etki etmiyor, normal insanların tıngırına takmayıp normal olarak gördüğü şeyler de anamı ağlatıyor.)

Burda öyle çok küfretmiyordum diye az küfretmeye çalışıyorum şu an. Bu girişimim pek başarılı gitmiyor.

Neyse fazla yazasım yok o yüzden kaçıcam. Bugün ödev teslim etmem lazım 2 gün sonra tekrar ödev teslim etmem lazım her gün ödev yapıyorum. Bıktım artık.


11 Mayıs 2020 Pazartesi

Hala Ölemedik

Evet,,,,,,,,,, buraya hala yaşıyor olduğumu söylemeye geldim sadece. Bu blog hayatımın en büyük utanç kaynaklarından biri ama neyseki her gün buradan daha büyük rezilliklere vesile olup kendimizi meşgul ediyoruz bir şekilde.

ÖDüv yapmam lazım. (Şaşırdık mı? Hayır.)

23 yaşına gelmem ve hala ölmemiş olmam beni benden alıyor. Olduğum kişinin suratına tükürmek istiyorum. <33333

Uzun şeyler yazamıyorum çünkü fikirlerim ot gibi olmamdan dolayı iyice soyutlaşmaya başladı, twitter da beynimin içine ediyor o yüzden ayrı bir cins mala dönüştüm.
Blogger dünyasının üzerinden silindiğim yıllarda şunları öğrendim, merak eden varsa. Bence etmeyin çünkü tamamen benim geç algılama kabiliyetimden kaynaklanan şeyler:

  • Hayat devam ettikçe hiç bir şey iyiye gitmiyor, bu da geçer diyenlere inanmayın, şu anda başınızda olan bela geçiyor geçmesine ama yenisi geliyor, ne fark var arada?
  • Eskiden hayal ettiğiniz şeyler hiç arzulamadığınız anlarda ellerinize geçiyor. Çocukken şeker isteyip 40 yaşında şeker hastası tanısı yedikten sonra kendi paranızla şeker alıp elinizde şekerle mal gibi oturduğunuzla kalıyorsunuz.
  • Fakirin yüzü gülmüyor arkadaşlar, doğru demişler gerçekten de "bizim yüzümüz gülür mü" imiş. Ben yine hani çok kötü durumda değilim ama insanların nelerle baş etmeye çalıştığını hatırladıkça kanım çekiliyor. Tüm zenginleri törkiş bbq partisi yapıp şişe dizmek istiyorum.
  • Kafayı yediğim için her şeye acayip tepkiler veriyorum ama normalde düşününce gerçekten her şey o kadar önemsiz ki tepki verip kendimi rezil etmektense götümü çevirip yatmak daha makul geliyor. (Lisedeki depresyondaki ben bir şey biliyormuş da götünü dönüp yatıyormuş demekki) Çünkü 1. enerji tasarrufu 2. ne gerek var uğraşmaya beeeeeeeeeeea
  • İnsanlardan bir bok olmaz. Bunu tüm kalbimle vücüdumla ruhumla benliğimle söylüyorum. İçimde bir nanogram insan saygısı kalmadı.
  • Hayatı bence biraz çok abartıyoruz. Yaşa öl işte kardeşim bu kadar prosedüre düzene düşünceye uğraşa gerek yok. İç sıç geber. 
Bu kadar beynim sadece buna yetti zeka gerilemesi yaşadığım için. Yiakşamlar.