14 Aralık 2016 Çarşamba

Merhaba, nasılsınızlar efenimiz?

Herşeyden yakınmadan önce bloguma merhaba demek istiyorum.
Merhaba.

Yazacak pek bir şey yok. Hayatım kendimi içten dışa uyuşturma uğraşlarımla geçiyor, her zamanki gibi. Kendime olan güvenimi sanırım kaybettim, ama bu güven iyi bir insan olduğuma dair bir güvendi. Yani sandığım kadar melek değilim, artık sadece kendime bok atmak için bok atmıyorum; hatta bu bok atma durumu beni sıkıntıya sokuyor çünkü hayatta bir bok böceğinin yuvarladığı bok kadar pürüzsüz bir duruşum bile yok.

Üniversite iğrenç bir yer. En azından benimki öyle yani.

Üniversitede bir hoca tarafından kenara çekildim, binde bir rastlanan bir olayın maduruyum. OKB'ler ve aşağılık kompleksli insanlar sanırsam bana karşı bir çekim hissediyor. Yıllar içinde yanar döner kişiliklerine ve her şeyi histerik şakalara vururken gözlerinden lağım suları saçarak karşısındakileri aşağılamalarına alıştım, artık öyle tiplerin bombardımanı altında kaldığımda morarmıyorum. Her neyse, kısacası patavatsız bir mal sayesinde küçük çaplı bir sinir krizi geçirip olayı noktaladım, ama artık bu iş gerçekten sıktı.
Kimsenin nazını çekmek istemiyorum.
Muhatap olduğum insanların yaşına başına bakıp suratlarına tüküresim geliyor.

Dünya iyice bok yoluna girdi, ben de uzaktan izleyip bön bön bakıyorum işte.
Herkes kendi küçük aptal dünyasıyla meşgul ne de olsa.

Bu kadar sanırım, pek bir şey yazasım da yok.

2 yorum:

  1. Bu tür şeyleri yaşayanın tek ben olduğumu sanıyordum.
    Üniversiteye başlayan herkesin hayatının toz pembe gözlüklerden göründüğünü ve kişinin çevresi nedeniyle tamamen başka bir insana dönüştüğünü gözlemlemiştim 3 senelik kaybım boyunca (Üniversiteyi 3 sene geç kazandım). Aynı şey bana da olur diye korkuyordum çünkü manzara cidden dehşet vericiydi. Üniversiteye giren herkes kendini yetişkin sanan bebeklerden başka bir şey değil. Ve böyle bir ortamda olup tüm bunlara maruz kaldığım için tiksiniyordum.
    Mümkün olduğunca kendini bu ortamdan soyutlamak en iyi çözüm. Ya onlardan biri olacaksın, ya da oradan tamamen kopacaksın.
    Bence uzaktan onların aptallıklarını izlemek çok daha makul bir çözüm. Sen ne diyorsun?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Üniversiteli" moduna girebilmek için bayağı gevşek olmak gerekiyor gibi geliyor bana nedense, baba parası yiyip gerisini umursamayacak, sonraki sabah bilmediği bir yerde uyandığında bu da böyle bir hikayem diye gülerek anlatabilecek bir insanın altından kalkabileceği bir iş gibi görüyorum yani. Ben öyle bir insan değilim, para harcama alışkanlığım zaten pek yok, onu geçtim, zaten alkolle sigarayla alakam yok. Her ne kadar "ailemin üzerinden geçiniyorum lol" modunda dolaşsam da biri gereksiz harcama yaptığında karşıdakine kızan kişi hep ben oluyorum.
      Böyle diyince çok sıkıcı bir insan gibi duruyorum ama açıkçası gerçekten sıkıcı olmam bir yana, aynı şeylerden zevk alıp en olmadık zamanda benim kadar ekstrem saçmalıklara kalkışacak insanlarla tanışmak da zor, etrafımdaki çoğu kişinin eğlence anlayışı bol bol içip kusmak.
      Üniversite bazı insanları gerçekten bozuyor, bu konuda sana katılıyorum, belirli bir yaşa gelmeyi özgürlük emaresi zannedip aptalca şeylere kalkışıyorlar. Fırsatları değerlendirmek gerek elbet ama doğruyu söylemek gerekirse hazırlık okurken gerçekten aptalca şeyler yapan insanlarla karşılaştım. Yaşıtları olarak sergiledikleri gerizekalıca davranışlar yüzünden ikinci elden utancı deneyimledim.
      Uzun zamandır insanlarla çok derin ilişkilere girmenin pek bana göre bir şey olmadığını zaten biliyorum, o yüzden yaklaşık 3-4 yıldır sınıflarda konar göçer hayat yaşıyorum. Bu yazıdaki küfürlerim genel olarak hocalara yöneltilmişti ama senin de dediğin gibi öyle ortamlardan kendini soyutlamak en iyisi. Çünkü insan onaylamadığı şeyleri yapan insanlarla yalandan bile bir arkadaşlık sürdürürse kendini benliğini kaybetmiş bir şekilde buluyor.

      Sil