15 Eylül 2016 Perşembe

Willkommen in der Overlok Makinesi

Kendimi rezil etmek üzerine içten yanmalı bir düzeneğim var, işleyişini az çok algılasam da amacını bir türlü idrak edemiyorum.

Kendimi zorlayarak bazı arkadaşlıklar yürütüyorum. Geçmişimde bana kamyon gibi çarpan weeaboo arkadaşlığından, o tomodachi ruhundan hala kurtulabilmiş değilim. En çok zevk aldığım arkadaşlık türü ortalıkta gezip tozup yiyip içtiğim arkadaşlık türleri (kötü gün dostu aramıyorum kısacası) olmasına karşın gökten zembille kafama weeaboo iniyor, aman yarabbim!

Eskiden derin konuşmalarımın bir yönü yolu yordamı vardı. Şu sıralar ya aptallaştım ya aynı şeyleri sayıp durmaktan kafam yalama yaptı ya da kültür karmaşasını içselleştirdim. (Doğru cevap c seçeneği.)

Tumblr'ı bıraktığımdan beri adeta akciğer kanserinden kurtulmuş ve sonunda ciğerlerime temiz hava çekebilmiş gibi hissediyorum. (Artık ciddi ciddi o blogu artblog yaptım. Resim çizme aralığım da düşünülürse kısacası tumblr blogum ölü şu an.)

Tembelim.

Gün be gün melek muamelesi yaptığım kendimin aslında ne büyük bir kaka ne büyük bir öğk olduğunu farkediyorum.

Nefret ve lanet ederken sınıflandırma yapmaktan hoşlanmıyorum. İnsanları ve insanlığı tümüyle kabullenerek nefret etmeyi, asla ayrımcılık yapmamayı ve tüm kalbimizle küfretmeyi artık literatüre geçirmeyi öneriyorum.
Erkekti, kadındı, katildi, sapıktı diye ayırmak her şeyden öte karmaşaya ve tutarsızlıklara sebep oluyor.
Nefret her şeyi kapsayabilir ve kucaklayabilir!

NEFRETİ YAYALIM

1 yorum: