8 Temmuz 2016 Cuma

TMI

Şu sıralar son 3 yıldaki halime kıyasla çok yazıyorum, olay biraz 2012 yazındaki halime vurdu. Gerçi en azından günde 3 yazı yazmıyorum. (Ne çene varmış o zamanlar be kardeşim.)


Yazamadığım ve yazmaya fiziksel olarak yeltenmediğim overwatch yazısı yüzünden vicdanım sızlıyor. Ama genel olarak şu an overwatchla ilgili yaşadığım şeyleri anlatayım.

Öncelikle tumblrda bir kıza(kız diye düşünüyorum en azından) dedim ki: "Vaov sen de mi oynuyorsun, oyunda birbirimizi ekleyelim mi? Hem, böyle arkadaşlı oynamak daha hoş olur!"
Kız bana 3 gün süren uzatmalı bir sohbetten sonra kullanıcı adını attı. (Kullanıcı adıyla eklenmiyor.) Ben de onunla eklenmiyor dedim, ondan sonra da cevap gelmedi. Rezalet sosyal becerim ve gün be gün düşen zekamla bile anlayabildim ki eleman benimle muhatap olmak istemiyor, o yüzden bu işin peşini bıraktım. (Sanıyorum ki insanlar beni sapık sanıyor, kız olduğumu ve romantik olarak onlarla ilgilenmediğimi hatta kimseyle ilgilenmediğimi belirtmek zorunda gibi hissediyorum sonra da aman bana ne deyip işime bakıyorum.)

Daha sonra dün rezalet oynamamın nedeninin etrafımdaki insanların da rezalet oynaması olduğunu farkettim (ayrıca wireless mouse biraz sorun yaratıyor) çünkü oyun sırasında yaptığımız toplama takımla üst üste 5-6 oyun kazandık (custom takımla o kadar kazanmak için takımda en azından bir tane +100 level falan olması gerek, yani imgansız), genel leş oynama becerimin aksine play of the game jeneriklerini tracerla bile kapmayı başardım, hepimiz çok mutluyduk; ama sonra karşı takımda yavaş yavaş hayvan gibi levelli insanlar belirdi, biz de haliyle kaybetmeye başladık ve sonunda da kaçınılmaz olarak dağıldık. Boyband gibi olduk biraz ama en azından yükselişteyken mutluyduk.

Daha sonra Ovıçvoç BoyBand team'den sürekli Mercy oynayan bir elemanla tekrar birleşip bayağı bir el oynadık. Bu eller sırasında elemanın kız olduğunu, alman olduğunu ve adının Jasmin olduğunu öğrendim. (Ayrıca Mercy'i kendine yakın hissediyormuş çünkü Mercy'e benziyormuş.(15 kere söyledi sanırım illallah ettim.)) Ama genel olarak anlaşamıyoruz çünkü İngilizcesi bayağı bir kötü. Bir de ben hala beni erkek ve sapık sanıyor diye korkuyorum. (AY EM TÖRKİŞ AY LAV DOUÇ GÖRLS MERİ Mİ)
Yahu bir de anlamadığım şey ingilizceyle almancanın basic kısımları aynı nasıl konuşamazsın la? Abi nasıl oluyor yahu NASIL???? (Heralde kız 12 yaşında falan, şu an halimden utandım kendimden 7 yaş küçük insanlarla oyun oynuyorum sanırım.)


Anarşist yanımı ortaya çıkarıp aile baskısından kaçtım. (!!!) Annemler bana sürekli bir seçeneğim varmış gibi davranıp sonra da istediklerini yaptırıyorlar. Bu sefer engin tembelliğimi kullanarak onlara karşı geldim. 3 gün evde tek başımayım. Evde su yok, muslukları lalayarak yaşıyorum (Allaha şükür Konya'nın suyu içilebilir kıvamda.), evden çıkmaya üşendiğim için pizza sipariş ettim dominosta 3 orta boyun tanesi 13-15 liraya geliyor. Herneyse onların da ikisini yedim. Daha önümde iki gün var. Dolapta da iki yumurta var. (Açlıktan ölmeme yeteneğimi aktive etmek zorunda kalabilirim.) Şimdiden insan müsveddesi gibi hissediyorum. Akşam kapının önüne çöp koymaktan bile acizim. (Unuttum, çünkü ben malım.)

Şu an o kadar salla paça yazıyorum ki hani yayınlayınca insanlar okusa utanç kaynağı ama salla.

Aile baskısı dediğim şey bu arada kuzenimin düğünü yani. Şehirler arası yol gitmeyi reddettim, annemler bana küfretti telefondan olay bu. (Zaten eşofman giyecektim düğünde kınada, gitmediğim iyi oldu, gitmek de istemiyorum zaten, düğünü napayım lan ben. Evlenmeyin kardeş, evlenmeyin. Olan çocuklara oluyor.)
[DipNot: Kuzenimin ömür boyu benimle konuşmama gibi bir ihtimali var ama ne yazık ki umursayamıyorum. Şu yaşıma kadar ha küstü ha küsecek diye yaşadıktan ve umursuyormuş taklidi yaptıktan sonra enerji stoklarımı sıfırladım. Baştan aşağı enerji krizindeyim, bünyeme enerji ithal etmek de çok pahalı azizim. Elden ne gelir?]

En yeni tespitlerim arasında musluk suyunun susuzluğu gidermediği var. Ya da benim susuzluğum bitmek tükenmek bilmiyor.

Ankara'ya döndüğümde arkadaşımla dönüyorum. Trende yan koltuğum mucizevi bir şekilde boşalmış ve kız benden bir hafta sonra bilet almasına rağmen yan yana oturmayı başaracağız.
Arkadaşım olarak görüp de "O bunu yapmaz, şu bunu yapmaz." diye yıllarca gözümü yumarak yaşadıktan sonra hani sanırım geride sadece bu kız kaldı güvendiğim. (Bu yılı insanların görmezden geldiğim yanlarını tekrar fark ettiğim, "o bunu yapmaz" dediğim kişilerin tam olarak da bunu yaptığı yıl ilan edebilirim resmi olarak.) Komik bir şekilde küçükken nefret ediyordum bizim eve gelmesinden, şu an neden nefret ettiğimi anlayamıyorum. Sanırım gerizekalıydım o sıralar. (Doğru cevap.) Her neyse, kız üstüste zor bir iki yıl geçirdi, açıkçası biraz mutlu olmasını istiyorum ama tescilli bir öküz olduğum için nasıl nereleri gezdirip de kızı mutlu edeyim bilmiyorum. Bir de gezerek mutlu mu olunur yahu? Yiyerek mutlu olunur, bir de saçmalayarak. Bir de ben mutlu değilim ki milleti mutlu edeyim????
Son görüşmemizde kızın kuşundan başka hiç bir halt hakkında sohbet etmeyi beceremeyip alık alık bakıştığımız için biraz emin olamıyorum eğlenebileceğimizden ama bu olayı bir şekilde halletmek zorundayım.

Daha ne yazayım bilemedim bulog.
Yaşlandım bea.