12 Nisan 2013 Cuma

Gereksiz Çıkarımlar

Uzun zamandır Korra'yı bir şeye benzetiyordum ama bunun ne olduğunu anlayamıyordum. Az önce pencereden gördüğüm embesil bir güvercin benim bu derdimi çözdü. Hatta öyle bir pozda duruyordu ki, daha güvercin olduğunu zihnimle sindirememişken direk aklıma Korra geldi.
Önbilgi: Güvercinlerden nefret ederim. Yaz tatillerimi cehenneme çeviren başlıca unsurlardan biridirler. Ayrıca kafaları küçük, kıçları kocaman, azgın hormonlardan oluşan yumaklara benziyorlar ve ileri derecede geri zekalılar. (Bence bunlar nefret etmem için geçerli sebepler.)
Herhalde ön bilgide kalın harflerle yazdığım kısımları tekrar okursanız siz de Korra'yı, Korra'nın içerisindeki güvercin ruhunu veya Korra'nın aslında bir güvercin olduğunu anlayabilirsiniz.

KORRAĞ


ve güvercin


ve bu ikisini birleştirirsek;
5. sezonu, yani Ruh elementinin sezonunu elde ediyoruz;
Ve ruh bükücülüğü de ilk olarak yumurtalar yapmış. O yüzden yeni avatarımız olayı kaynağından öğreniyor.
(Ne saçmalıyorsun demeyin, eğer bir ruhumuz varsa yumurtayken falan içimize girmiş olmalı, DEĞİL Mİ? (Acınası durumda değilim, gayet mantıklı.(Tamam, biz tavuk ya da kuş değiliz, biliyorum.)))




Yazıyı uzatmak için bir şeylerden bahsetmem gerekirse, bu hafta Alex Petibör'ün (Alex Pettyfer ya da Alex Petibörpüskevit) gençliğinin esmer ve Türk halini gördüm. Aynısıydı. Sonra Selene'ye söyledim, o da "öğğğ" dedi. Asıl sana "öğğğ", ergenliğinin zirvelerindeyken Alex Petibör'e yavşarken iyiydi, dimi? Cıkcıkcık. Ben sana dedim... Dedim bu adamın buttchin'inin haddi hesabı yok, gel vazgeç bu sevdadan. Dedim, o çene genişleyerek bütün evreni içine alacak, zaten tipi de kaymış gel kurtul bu illetten. Ama kime dedim, neye dedim? SORARIM. Zaten sordum da.
Beni asıl şaşırtan da (Adamın görsellerde vücut gösterisi yapıp sigara tüttürdüğü ergenik fotoğrafları görünce kustum, beni şaşırtan bu olmadı, daha çok aradan resim ayıklamaya çalışırken işkence sebebim oldu.), Petibör'ün kumral olduğu sırrına Ben 4 Numarayım hölölölölölö adlı filmde erişmiştim. Amma velakin ki adamın kumraldan öte bildiğin kahverengi saçlı olduğu sonucuna vardım şu an. Bir insan saçlarını oksijenli suya gömerek bu kadar sarı bir renge ulaştırabiliyorsa, demek oluyor kafamdan aşağı oksijenli su dökerek görünüşümü 180 derece değiştirip, kimliğimi ifşa etmeden tüm dünyaya komplolar kurabilir, tek kişilik operasyonlar düzenleyebilir, devletleri çökertebilir hatta ve hatta eğer uslu bir cıcık olursam bir gün şirinleri bile görebilirim. (O değil de, yandaki resim nedense acayip uyuz etti beni şu an.)
Neden bahsetmeliyim bilmiyorum. Uzun zamandır kitap okuyamıyorum. Melez Sözleşmeleri'nin çıkan son kitabı Tanrı yarısına kadar güzeldi ama ikinci yarıda olaylar ve insanlar o kadar iğrenç sevgi yumaklarına dönüştüler ki sanırım bu benim bilinç altımı kötü etkiledi. O kitabı bitirdikten sonra 2 kitap daha bitirdim ama her gün oturup kitap okuyan halimden geriye her gün kederle kafasını halılara sürten bir Ninja kaldı.
Buz ve Ateşin Şarkısı'nı da bir bitirebilseydim, mutlu mesut şimdiye kadar okumayıp mallık ettiğim Stephen King ve kitaplığın arkalarında sürünen Sherlock Holmes'ları okuyabilirdim. Ama Jon Kar bile abazaya bağladıktan sonra Arya'nın başına bir şey gelmeyeceğinden emin olamıyorum. (Buz ve Ateşin Şarkısı Özeti: Olay güzel ama dakka başı her karakter sevişip duruyor. Hormonsuzlar Bakanlığı olarak bu durumu şiddetle kınıyoruz.) Bu korkuyla da okuyamıyorum açıkçası. Aptal Young Adult romanlarını bile milletin kavuşamamasından zevk almak için okuyup kavuştuklarında söven ben, nasıl okuyayım sorarım size? Buz ve Ateşin Şarkısın'dan sonra artık alet kelimesine fobim oluştu. Fatih Sultan Mehmet'in adını görünce Fatih Aegon demeye başladım. Akıl sağlığım yeterince bozuldu. Ve bu mental darbelerin ardından artık uzun süre Young Adult ve abartılı derecede uzun fantastik roman serilerini okumama kararı aldım.
Kısacası bu ve bazı başka sebeplerden dolayı kitaplarla aram çok kötü şu sıralar.

Kitapları bırakıp müziğe geçersek, saçma bir ergenlik dalgası beynimde yine kıyıya vurdu ve grunge'a geri döndüm. Alice in Chains dinleyip dinleyip kafa çekiyorum. Beynim yanana kadar sürekli belirli şarkıları dinliyorum. Bir de gariptir, bas gitarı sevmeye başladım.
Daha kötü bir şey söylemem gerekirse, neredeyse fangirllük ülkesinin sınırlarından geçmek üzereyim. Kafamda sürekli Alis in Çeynz büyüktür Nirvana değerlendirmeleri yapıp Kurt Cobain ergenlerine kafamdan sövüyorum.
Kısacası iğrenç bir insana dönüşüyorum. Ama olsun, şarkılar güzel. Hatta bir iki tanesi olsa da bazıları o kadar güzel ki bazıları psikolojik sağlıklarını korumak için dinlemiyor. Tabi onlara da direk mal diyorum ben şaskldjf

Şimdi açıklama yapıyorum;
AiC - Rooster : Vietnam savaşıyla alakalı. Jerry Cantrell (gitarist ve çoğu sözü bu abi yazıyor) babasının gözünden yazmış sanırım. Ama aklınızdan bambaşka şeyler uydurup sözleri mükemmel bir biçimde yanlış anlayabiliyorsunuz.
AiC - Love, Hate, Love : Anladığım kadarıyla benim 2 katım yaşındaki insanlar bunu sümüklü aşk acısı ve ayrılık şarkısı sanmış ama, AMA... Evet, bu zeka seviyeme rağmen ben bile anladım. Bu şarkı da Layne Staley'in (solist) ölen sevgilisine yazdığı şarkı. Sevgilisi öldükten sonra iyice kafayı yediği için bu da bayağı bir mort ediyor. Şarkının çoğu güzel ama bir yerden sonra şarkı bok oluyor ama sonra düzeliyor. Sorun yok. ehehe 
AiC - Down in a Hole : Bu blogda 15.000 kere adı geçmiş olan ama sürekli yazılar silindiğinden şu an bulunamayan şarkı. Bunun mantığını tam anlayamadım. Ya Layne ölmek istiyor, ya da... evet ölmek istiyor. (Nasıl bir uğraşın içerisinde olduğumu anladıkça akıl sağlığımdan şüphe ediyorum.)
Daha sonra düzgün olarak;
- Bleed the Freak
- Private Hell
- Would
- Your Decision
- Man in Box
falan filan. Aslında bayağı var da şimdi üşeniyorum yazmaya.
Sıra geldi, nefret ettiğim grupları yermeye! (Teknik olarak Nirvana'ya garezim yok bir kaç paragraf üstteki sövüşlerim tamamen Kurt Cobain'in fazla abartılmış olmasından kaynaklanıyor. Ne sesi o kadar abartılacak kadar güzel ne de gitaristliği. (Tüm sorunum bu yani. Yoksa manyakları severim.))

(Şartların eşit olması için iki şarkı da canlı kayıt. Rooster'ın stüdyo kaydı biraz daha iyi normalde.)

Orcinal Şarkı

(Geri vokaldeki abimiz Jerry, herhal kafayı fazla çekmiş arada inliyo askfh)

Sıçış

Artık yazıcak azmi sanırım kendimde bulamıyorum. Neyse sonuç olarak Three Days Grace'den nedensiz bir şekilde nefret ediyorum. Adamın sesini sevmiyorum, sözler her zaman ultra ergen oluyor ve sanırım new age veya alternative rock'ı pek sevmediğimden olsa gerek; dediğim gibi nefret ediyorum. (Gerçi pek de nedensiz değilmiş ha.)
Yalnız, çok saçma bir şey sormam gerek. Three Days Grace grup değil mi? Neden burda bir adam var sadece? õ_õ
BİTİŞ
Aylar önce tasarladığım Osuruk Gitar'ı hayata geçirdim. Yarı bas, yarı normal gitar olan Osuruk Gitar fikrini aylar önce Burnin' for You dinlerken bulmuştum. 
Siz de bir osuruk gitara sahip olmak için öncelikle gitarınızın alt telini koparmalısınız. (Ben Heaven Beside You çalarken Alice in Chains'in çoğu şarkısının bemolden çalındığını öğrenince gitarı akord etmeye çalışırken kopardım şahsen UwU (Biliyorum, rezillik...))
Gitar çalmaktan şişmiş sosis parmaklarım, pis gitarım ve kopmuş tel
(c) Rezil Çizik Kamera Kameraları

BİTİŞİN SONU

Ve Osuruk Gitarınız hazır! %50 basgitar, %50 akustik gitar.
Daha sonra eğer teli çıkaramazsanız, (mesela benim gibi) tele istediğiniz
motifi vererek kendi tarzınızı yaratabilirsiniz!
Şimdi, saat 12'de Zeki'yi dinlemek üzere hazırlanıyorum.  Umarım bu gece komik olur program şasldfkj
Güle gülağ.

2 yorum:

  1. Babamın nasıl bir azimle ''Buz ve Ateşin Şarkısı''nı okuduğunu görsen inanamazsın. İlk defa babama çekmediğim içib üzlüyorum asdf
    Bu arada iyi ki yazıyorsun. Beni ağlamaktan gözlerim şişmişken (abarttım) güldürüp yazmaya teşvik ediyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 4. kitaba kadar ben de aynı durumdaydım. Sonra içimdeki bütün azim geberdi. (bir ara yanlışlıkla 6. kitabın 100 sayfasını okudum hatta asdjklş)
      Böyle düşündüğün için sağol ^o^" AMA, dün o kadar kötü bir durumdaydım ve kafam o kadar uçmuştu ki şimdi bakınca cümle bile kuramadığımı farkediyorum. ò___ó çok utanç verici...

      Sil