31 Mayıs 2016 Salı

Undertaking the gerizekalı

Uyku bence hayatta problemleri çözebilen bir şey değil. Şu günlerde sıkılınca paso kıçını dönüp uyuyan biri olarak söylüyorum, bence uykunun asıl amacı "Dostum yeterince saçmalık gördün, artık bir dur demenin vakti, gel biraz beyninin fişini çekelim." demek.
Niye böyle bariz ve salakça şeyler yazıyorum emin değilim.

Son bir kaç yazımı sildim, neleri sildim pek emin değilim ama bir şeyleri sildim yani. Sanırım kitap yazısını da sildim ama söylemem gerek ki her ne kadar yazarken binbir küfür etsem de The Raven Cycle okuduğum en düzgün YA romanlarından biriydi. (Kusurları vardı ama gerçekten minimaldi diğerlerine kıyasla.)

Marjinal(!!!) insanlar nasıl başkalaştırılmış hissediyor emin değilim ama benim gözümde sadece benim doğrularım ve benim inançlarım olduğu için ben kendimi asla başkalaştırılmış gibi göremiyorum, çünkü hayat görüşüme inancım tam. Türkçem gittikçe kıtlaşıyor, ama demek istediğim insanlar ne kadar beni garip, kaba ve görgüsüz bulsa da ben kendimi normal olan ideal insan olarak gördüğüm için onların garipsemelerini içselleştiremiyorum.
Zaten öyle bir şeye de akıl dayanmaz. (Bence onlar da fake atıyor zaten.)

Eziklenmek apayrı bir şey, eziklendiğimi hissedebiliyorum. Aşağılık kompleksim o yönde muhteşem bir iş çıkarıyor.

Sonuna kadar pratik olmayan bir bireyim, 5 yılın ardından sonunda elime araba verilince içimde öğrenme aşkı yandığına inanıp acaba örgü örmeyi falan da mı öğrensem diye düşünmeye başladım. Sonra fark ettim ki anneme öyle bir şey öğretmesini söylesem beni mutfağa sokup ev işi yaptırır, bunu istemiyorum, o yüzden öğrenme aşkımın ateşinin altını kıstım.

Sokakta yürürken etraftaki her insanı eşi benzeri olmayan hayal kırıklıkları olarak düşünmek biraz moral bozucu ama hayat kısaca bundan ibaret.

Hayla (Hayla), boş bir balonu parayla şişirmenin balonu kuş yapmayacağına inanıyorum. Hayatta her zaman ben çakılamam değil mi?
(Ya da çakılır mıyım, oha. Bazı insanlara hayat cidden daha kolay demek ki.)

Yüzeysel ilişkilerde (ay canım cicim olanlarda değil de tamamen saçma salak espri üzerinden yürüyenlerde) sanırım epeyi iyiyim. Hayatta teoride kaymak gibi kayan başarılı biri olmam gerekirdi elimdeki fırsatlara bakılırsa. Ama ben bataklıkları filmlerdeki/çizgifilmlerdeki bataklıklar gibi sanıp oralarda kendimi boğmaya çalışıyorum. Açıkçası Türkiye'de şimdiye kadar gördüğüm bataklıklar hep göl gibi şeylerdi, yani dostum, bir hayal kırıklığı daha. Magnetini yapalım, buzdolabına yapıştır anı niyetine.

Sıkıldım ama önümde bomboş bir kaç ay var, arkamda da çöpte heba edilmiş bomboş 6 ay var, kısacası ölmezsem yazarım yine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder