6 Temmuz 2014 Pazar

Hayatım Olmuş Kepislok

Şu an burada olmamın tek nedeni sanırım kaşınıyor olmam. Cam sonuna kadar açık sivriler benimle attack on titan oynuyor gibi hissediyorum. (Ki odada hiç sivri olmayabilir, hayal gücüm saçmalamış ve algılarım göçmüş de olabilir.)

Tüm yıl "Şu boş günlerinizi mumla arayacaksınız, çalışın." diyen insanlar gördüm. Ve okul kapandığından beri (aslında okul kapanmadan 1 hafta önce ben okulu kapattım) 20-30 soru falan çözdüm. Arada vicdanımı rahatlatmak için derslerle alakalı terimleri mırıldanıyorum içimden. Sonra da saçmalama ninja kapa çeneni vur kafanı yastığa yat diyorum.

Sanırım ben cidden şu geek denilen tayfaya dahil sayılıyorum. Tek eksiğim insanların beni itip kakmaması ve Star Trek'le alakam olmaması. Diğer tüm koşulları sağlıyorum.

Kendime gerizekalı olduğumu kanıtlamak için EQ, SQ testleri falan çözecektim ama çözecek adam gibi bir yer bulamadım. Profesyonel ya da değil her çözdüğüm testte saçma salak sonuçlar alıyorum. Hayır zekiyim, dahiyim de haberim mi yok sanki. Allah aşkın güldürmeyin beni. Kendi bok çukurumda ölmek üzereyim resmen.

Bir ara erkekleri kıskandığımı düşünüyordum. Çünkü toplum baskısı olmadan istediklerini yapıyorlardı vesaire. Şu an sanırım kimse umrumda değil. Herkes ayrı göt. İnsanları sınırlandırmamak lazım. Her yeni gün beni saçmalıklarıyla şaşırtmayı başarıyorlar.
O yüzden takmıyorum.

Pislikten saçlarımın yeşile döndüğü artık bilimsel olarak kanıtlandı.

Bel çekmeyi öğrendim. Hiç bir bok olamazsam merdiven altı şifacı falan olurum.

Şu an komik olan herhangi bir şeyi yazmaya ne tahammülüm ne de enerjim var. Ölüyorum.

Boktan deli ilaçlarından kurtuldum. Doktor kullansan iyi olur falan filan dedi, anam babam kemküm etti ama ben tedaviyi reddediyorum. Daha doğrusu sizin normallik anlayışınızı reddediyorum. Bok yiyin. Sinirlilik, asık suratlılık doğamda var arkadaş benim. İlkokulda gördüklerinizin hepsi ilüzyondu, sağlıklı bir gelişme süreci geçirebilmem için bedenimin savunma mekanizmasıydı. Ha doğru düzgün başaramadı ama salla gitsin. Zaten bebeklik fotoğraflarımda orijinimi gayet belli etmişim. Herkese doğuştan somurtkan bir uyuz olduğumu kanıtlayabilirim.

Ağlayamadığımı farkettim. Ama çok kötü bir şey de değil bence. Zaten ağlamaktan tiksiniyorum.

Şu sıralar fazla sosyalleştiğimden hayat felsefem olan "Burnunu sokma ne bok yerlerse yesinler." mottomu biraz unutmuşum. Fazla sosyallikten kastım yine bayağı ağır bir yatakta yuvarlanma dozu ama ha moda takılıp da dünyayla irtibatı kesmediğim sürece o benim için sosyalliktir.

Beyinsizler en nefret ettiğim insan cinsi.

İşsizlikten saçma salak testler çözüp duruyorum internette. 16personalities şeysinde INTP çıktım ve bana göre en havalısı o. Kendimle gurur duyuyorum çünkü en havalı olarak bulduğum bir karakter tipine sahipmiş gibi görünmeyi başardım.
Ama gerçek nedir bilemem.

Sapık değilim ama sapıkların uğraştığı şeylerle uğraşıyorum çünkü çok işsizim.
(Şu an tüm fangirl alemine bildiğin küfrettim.)

Şu "Eskiden ne salakmışım bea." ve benzeri cümlelerin yıllar geçse de tekrarlanmaktan asla bıkmaması benim sinirlerimi zıplatıyor. Seni bilemem blog. Zaten beynin falan da yok.

İnsanlar kendilerini bir yere adamak için neden bu kadar götlerini yırtıyor anlamıyorum.
Hiç kimse bir yerlere ait değildir. Hiç kimse birilerine ait değildir. Sevgi beklemekten vazgeçin artık. Biraz gerçekçi olursanız ölmezsiniz.

Her zamanki gibi HO HO HO

Kendi hayal gücüm beni acayip baymaya başladı.

Her şeyin içi boş geliyor.

Şu an dünyayla en alakalı üzüntüm kaslarımın eridiğini düşünmem.

Sanırım üzülmeyi de unuttum.

Yeniden kazandığım hobilerim arasında ne kadar boktan bir insan olduğumu düşünmek ve tüm insanlardan tiksinmek yer alıyor.

Ne zaman hatırlamıyorum ama psikolojik bir travma atlatmıştım. Görmemem gereken şeyleri görmekte muhteşemim.

Kabuslarım normal insanlar gibi korkunçlu, ölümlü şeyler olmuyor. Birileri ön sevişme yapıyor ben kusuyorum. Neyseki en son geçen yıl kabus gördüm. Ya da bu yıl mı......... Her türlü kusmunç.

Kollarımdaki damarlar pörtledi desem yeridir. 2 gram kas yaptım diye mi oldu yoksa biyolojik sıkıntılar mı çekiyorum hiç bir fikrim yok.

Yüzmeye başlamıştım ama gitmekten çok gidemiyorum. Hayata karışmaya çalıştığım anda belamı buluyorum. Şu iki ayda kaç kez yaralandığımın haddi hesabı yok.

Bir insan tipi var. Ondan nefret ediyorum diyecektim de yok daha saçma insan tipleri de var aslında hepinizden nefret ediyorum insanlar.

'Saçınızı nasıl daha kısa kestirebilirsiniz?' yarışmasına katılmış gibi hissediyorum çünkü cidden şu ensemdeki saçlar beni uyuz ediyor. Toptan kazıtsam kime ne sanki, ama olmaz işte her beynini kullandığını zanneden gerizekalı gelip kafamın etini yer. Şapka takmamı bile anormal olarak görenler var ki, vay canına, şapkalar takılmak için vardır. Moda aksesuarı olmak için değil. Güneşe tahammül edememem ve sweatshirtlerin kapüşonlarını aktif olarak kullanmam bir anormalite değil.

Kendi hayatınız ve kıçınıza girip çıkan bitti de anime karakterleri üzerinde analiz yapıyorsunuz ya yuh kardeş. Benden işsizi yok sanıyordum meğer ne manyaklar varmış.
Adamlar her bir şeyin analizini yapıyor ama analiz yapmayı gerektirecek beyin kapasitesinden ve mantık sahibi bir konudan binlerce ışık yılı uzaktalar.
Kendinize benzettiğiniz her şeyin üzerine atlamak zorunda değilsiniz.

Şimdi blog, bir hikaye anlatmak istiyorum. Çok eğlenceli. Kesin ölürsün hatta eğlene eğlene.
Bir zamanlar ben şu an olduğumdan daha maldım. Ergenliği yaşıtlarıma göre bir şekilde daha hafif atlattım ama kendi standartlarıma göre bayağı ağırdı, aslına bakılırsa şu an ergenliğe girip girmediğimden bile emin değilim yani ama şu bir gerçek ki evet bayağı maldım.
Nefret ettiğim insanlara onlardan nefret ettiğim için içten içe suçluluk duyuyordum. Ve beynim kendince analizler yaparak onların da benim gibi olduğunu, aslında bana benzer yönleri olduğunu ve hey, hadi ama fena olmadıklarını arkadaş olabileceğimizi söylüyordu. Böylelikle ben o insanlarla tekrar konuşana kadar onlara bir karakter yükleyip kendimi onların iyi insanlar olduklarına inandırıyordum. Ama sonra tekrar o amelelerin tiksinç seslerini ve içten pazarlıklı parlak gözlerini görünce evet, tekrar nefret etmeye başlıyordum.

Bu hikayeden çıkarılacak ana fikir birileriyle aranızda (muhtemelen gerçekte varolmayan) bir benzerlik bulduğunuzda saçmalarsınız ve evet analist weaabooların sorunu da tam olarak bu.
Bu hikayenin ana konusu ise zeka yoksunu beynimin insanlara olan güvensizliğimi ortadan kaldırmak için saçma salak yollara başvurması. Hani, zaten her şekilde insanlardan nefret etmeyi başarıyorum. En azından beynim kendine oyunlar oynamasa diyeceğim de biyolojik olarak karmaşık bir yapı olmanın getirdiği sorumluluğu taşımaya çalışıyor o da muhtemelen kendince.

Hevesim çok çabuk sönüyor. Sailor Moon Crystal'ın çizimlerini görünce hayal kırıklığına uğradım. Bence eski seri çok daha güzel görünüyor.
Ayrıca Free! fanları da iyiden iyiye beni kusturmaya başladı. Tumblrda dashboardum dashboard değil striptiz kulübü sanki. Bir polis kıyafetine bu kadar da ağır fantezi beslenmez arkadaş. Hormonlarınıza hakim olun. Bir yere kadar komik, ben de gülüyorum, tamam da bir sınırı var her şeyin.

Gerçek hayattan sıyrılırken Baralara olan nefretimi açıklamak istiyorum.
Baralardan nefret ediyorum.

Kuroko no Basket'in mangasına sırf Akashi'ye neler oluyor diye 260-262???. bölümden başladım ve vay canına, bir daha manga okuyacağımı sanmıyorum çünkü delice manyak şeyler oluyor ve ben artık "WHAT!?!?!? WHAT!?!??!?" naraları okumaktan gözyaşı kusacağım. (Aşırı gülmekten kaynaklanıyor.)
Bkz. Akashi Bokushi Oreshi Wirelesshi
(Ve kimse anlamadı.)

Bir şeyin kitabını okumadan Filmini/Dizisini izleyip hayran olan insanlara kıl oluyorum. Şu an bu konuyu tekrar su yüzüne çıkarmamın tek sebebi A Song of Ice and Fire serisi. Ya da herkesin bildiği adıyla Game of Thrones. Dizide sevişip, çıplak dolaşıp duruyorlar. Ne adam akıllı flashbackler var ne de sahneler kitaba adam gibi sadık kalabiliyor. Hikaye uydurmayı seven bir şahıs olarak en büyük zaafım, uydurduğum bir karakterin boş yere kötü olmayacağını düşünüp o karaktere sempati beslememdir. Ve dizide de aynen bu boku yiyorlar ki hani adam gibi izlemiş bile sayılmam aslında.

Her neyse bence ben artık sıkıldım.

Gerçek hayatta da nefret ettiğim şeyler üzerine beynimde yeterince tez yazıyorum zaten. Bence bu kadar yazı akıl sağlımı korumaya yeterli olur.

Otaki sama is hered desu yone (◡ ‿ ◡ ✿)

(Otaku konusunda dalga geçiyorum ne kadar gerçek bir först kılas bir weaaboo trash olsam da olmamaya çalışıyorum. Şu dünyada weaaboo olmakla yarışacak kadar rezil az şey var.)

1 yorum: